Vatandaş diyor ki…

En zor şartlarda dahi devlet adamlarının karşılıklı konuşmaları hayatın icaplarındandır, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbalkanı İsrail Cumhurbakanını Türkiyeye davet etiyse bu görüşmenin tarihi bir değeri olmalı.

İsrail bu günkü durumu itabariyle devlet olma özelliğini kaybetmiş vaziyettedir.Çünkü sınrı belli değildir.

Bu sözde devleti tanıyan 1967 sınırları dairesinde kurulan İsrail devletini tanıdılar.

O gün bu dündür, israil devleti haksızlık ve zulüm konusunda yapmadığı anormallikler kalmadı, yetmiyor hergün “bir adım daha ileri” mantığıyla her fırsatta sınırını genişletiyor.

1967 Sınırına göre takriben Filistinin %40’nı istila etmişken bu gün %90’nına yayılmış durumda ve bu devletçiği tanıyan ülkeler de sanki hiçbir şey olmamış gibi bu zalim devleti tanıyorlar, olgunlaşmasına destek veriyorlar.

Sadece bu zulüm değil İslam dinine göre mukaddes olan mescidi aksayı da esaret altına almış vaziyette.Ve iki milyar müslüman bu 8 milyonluk israil devletine aval aval basıyor. İslam dışı dünyalarda hülyalar yaşayan devlet yönetimlerinin becersizliğinden dolayı tabi.

Birleşmiş Milletler İsrailin yaptığı kabahatları masaya yatırıp hakkında kararşar aldığı halde bu kararların uygulandığını görmedik.

Elbetteki yeryüzüne gönderilen her kavmin kendini güvende hisetmesi, bir coğrafi bölgede devlet kurması haktır. Ama durduğı yerde edebini muhafaza etmesi, haddini bilmesi şartıyla tabi.

İsrailin “arzı mahut” masalı başına bela olacağı gibi.

Cumhurbaşkanımızın açıklamasında bakılırsa bazı önemli konular üzerinde konuştukları anlaşılıyor, umudum o ki başbaşa konuşmalarında bu talepleri daha sert dile getirmiş olsun.

Şöyleki,

*Beyefendi hem halkımın hem islam dünyasının sitemlerine rağmen sizi kabul ettim, sakın ola bu size bir cesaret vermesin! demesi gerektiğine inanıyorm.

Aşağıdaki maddeler bizim kırmızı çizgilerimşizdir,

1-1967 sınırına taşınmanız elzemdir,

2-İki devletli çözümü kabul etmeniz gereklidir,

3-Filistin’e verdiğiniz maddi manevi sıkıntıdan dolayı özür dilleyip, tazminat ödemeyi kabul edeceksiniz.

4-Mescidi aksayı uluslararası açık hava müzesi durumuna getirip tevhit bayrağının gölgesinde yönetilmesine  razı olacaksınız,

5-Şu “ardı mahud” masalınızdan vac geçeceksiniz,

Bu durumda devlet olarak sizinle mualmeleye varız, yoksa bu şartlarda daha fazla devlet olarak sizi tanıma imkanımız yok.

Bir bakarsınız islam uleması hakkınızda şu fetvayı verir: “1967 sınırları dışında çıkan her silahlı İsrail vatandaşı ölmeye mahkumdur, öldürülmeyi hakediyor”.

Biz de o zaman sınır kapımızı açarız, sizi tükrüğüyle boğarlar haberiniz ola.

Şu fetvayı bir düşünün hiçbir İslam ülkesi sana dua etmediği gibi, sizinle her türlü ilişkisini de kesecek haberiniz olasun.

Eğer böyle ciddi meseler gündeme gelmemişse doğrusu bu görüşme İsrail’e cesaret vermekten öteye gitmez.

Benden söylemesi.