Ülkesindeki yoğun çalışma temposundan ve stresten uzaklaşarak çocukluğundan beri hayalini kurduğu İstanbul'a yerleşen Japon ressam Miki Oshita, yaşamını Uzak Doğu motifleriyle harmanladığı ebruyla renklendiriyor.
Japonya'nın Osaka şehrinde dünyaya gelen Oshita, küçükken ilgiyle izlediği İpek Yolu belgeselindeki "son durak" olan İstanbul'a gelmenin uzun yıllar hayalini kurdu.
Yaklaşık 20 sene önce turist olarak geldiği İstanbul ve Kapadokya'da "çok rahat ve eğlenceli" bulduğu Türk insanından, zengin kültür ve tarih atmosferinden etkilenen Oshita, Türkçe öğrenmeye karar verdi.
Bu amaçla İstanbul'a gelen Japon sanatçı Oshita, arkadaşının evinde görerek etkilendiği ebru sanatını da Japonya'da Suminagashi (Japon geleneksel sanatı) ile harmanlamaya başladı.
Oshita, yaklaşık 12 yıl önce Japonya'daki yoğun iş temposundan uzaklaşarak yerleştiği hayallerinin şehri İstanbul'da, ülkesinden miras olarak getirdiği sanat tekniği ve motifleri ebru sanatıyla harmanlayarak Japon-Türk sanatının zenginliklerini bir potada eritiyor.
Japon sanatçı Oshita, Türkiye'ye gelme sürecini ve yeni yaşamını AA muhabirine anlattı.
- "İstanbul hayranlığım bir belgeselle başladı"
Oshita, Japonya'nın Osaka şehrinde çekirdek bir ailede büyüdüğünü söyledi.
Annesinin ve babası yoğun çalıştığı için çocukluğunu kız kardeşiyle geçirdiğini anlatan Oshita, İstanbul'la tanışma sürecini, "Ben çocukluğumdan beri Türkiye'ye gelmek istiyorum. Küçüklüğümde İpek Yolu belgeselini izlemiştim. Çin'den başlayıp en son durak İstanbul'du. İstanbul hayalim o belgeselle başladı." sözleriyle ifade etti.
Oshita, Japonya'da çocukluğundan beri devam ettiği sanat çalışmalarıyla yoğun gündelik hayat arasında kaldığını, bunun kendisini zorladığını kaydetti.
Üniversitede Japon edebiyatı üzerine eğitim aldığını belirten Oshita, "Küçüklüğümden beri resme ilgiliyim fakat biliyorsunuz Japonya'da herkes çok çalışıyor. Hobi olarak yapmak istedim ama yapamadım. Japon edebiyatı üzerine eğitim aldım. Ardından öğretmen olmaya çalıştım olmadı, yoğunluktan istemedim. Sonradan zihinsel ve bedensel engellilere yardımcı olarak bir işe girdim. Bir süre böyle devam ettim." diye konuştu.
- "Türkler hiçbir şeyi takmıyorlar"
O yıllarda Türkiye'ye turist olmaya geldiğini belirten Oshita, şöyle devam etti:
"20 sene önce Türkiye'ye geldim. 10 gün falan kaldım. İstanbul'a ve Kapadokya'ya da gittim, Japonlar orayı çok seviyorlar biliyorsunuz, ben de çok seviyorum. Türkiye çok enteresan, Japonya'dan çok farklı geldi. Türkler hiçbir şeyi takmıyorlar, bana göre çok rahat gördüm. Çok merak ettim burayı. O dönemler ben de çok iyi İngilizce bilmiyordum, konuştuklarımla da iletişim kuramadım."
Oshita, yerleştikten sonraki süreci şöyle anlattı:
"O gezide iletişim kuramadığım için üzüldüm. Türkçe konuşsam onlarla daha iyi anlaşırım diye buraya gelmeye karar verdim. 10 senelik işimi bıraktım. Başta babam istemiyordu, 'Türkiye'de ne var diyordu'. Rahmetli annem istersen git sen sorumlusun, senin hayatın, dedi. O gün bugündür Türkiye'deyim. Bayağı yorulmuşum, bitmişim, artık Japonya'yı bırakayım dedim, sonra Türkiye'ye geldim. Geldiğimde fark ettim evet Japonlardan çok farklılar. "
Japon sanatçı Oshita, İstanbul'a geldikten sonra sanat faaliyetlerine ağırlık verdiğini, arkadaşının evinde görerek tanıştığı ebruyu ülkesindeki teknik ve motifleri kullanarak kendine has üslubuyla yeniden şekillendirdiğini kaydetti.
- "Burada istediğimi yapabiliyorum ve rahatım"
Yaklaşık 12 yıldır İstanbul'da yaşayan Japon sanatçı yaşamını, "Türkiye benim olmak istediğim yer. Rahat ve kendim olabiliyorum." sözleriyle özetledi.
Japonya ve Türkiye arasındaki farklara da değinen Oshita, şöyle konuştu:
"İstanbul çok kalabalık. Japonya'da kalabalık şehirler var ama burada trafik çok. Yoğunluk fazla. Japon yemekleri size göre tatsız tuzsuz. Burada çok yağlı ve tuzlu. Ama ben seviyorum Türk yemeklerini. Türkiye'de insanlar hiçbir şeyi takmıyor. Bunu çok seviyorum. Japonya'da ne yapacaksın başkası beni nasıl görüyor, onu düşünmek lazım. Burada istediğimi yapabiliyorum ve rahatım. Hayatım atölyede geçiyor. Pandemi nedeniyle gezemiyorum, önceden geziyordum Japonya'dan arkadaşlarımı gezdiriyordum. Başkaları gelince geziyorum onun haricinde atölyede çalışıyorum. Çok çalışıyorum. Japon olduğum için mi bilmiyorum ama çalışmayı sevmiyorum zannediyordum ama seviyormuşum."
Oshita, Türkiye'de sevmediği bazı şeylerin de olduğunu ekleyerek, "En sevmediğim kelime, 'Burası Türkiye.' Burası Türkiye deyince konuşma bitmiş oluyor. Burası Türkiye ama kişisel olarak bir şey yaparsak daha iyi olmaz mı diyeceğim ama izin vermiyorlar. Ben de artık alıştım. 'Evet burası Türkiye' diyorum." ifadelerini kullandı.
Oshita, yılda bir kere ülkesine gittiğini belirterek, iki ülke arasındaki farklardan birinin de hayvanlarla kurulan ilişki olduğunu, İstanbul'da kedi ve köpeklere çok iyi davranıldığı değerlendirmesini yaptı.