Marmara Denizi bir süredir sıcaklık, deniz suyundaki durağanlık ve azot-fosfor bolluğuna bağlı ortaya çıkan ve denizdeki doğal yaşamı etkileyen müsilaja (deniz salyası) karşı savaş veriyor.
Müsilajın deniz ortamından giderilmesi, toplanması ve yönetimine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 8 Haziran'da başlatılan Türkiye'nin en büyük deniz seferberliği sürerken, bu mücadeleye destek olmak amacıyla birçok üniversite de araştırma ve çalışmalar yürütüyor.
YTÜ de müsilaj hakkında yürüttüğü disiplinlerarası araştırma projesinde, YTÜ Yıldız Teknopark'ta faaliyet gösteren Lenta Marine-İnsansız Su Altı Sistemleri firmasından gemi inşaatı ve gemi makineleri mühendisliği, elektronik ve haberleşme mühendisliği ve mekatronik mühendisliği öğrencileri Enes Gazi Korkmaz, Özkan Efeoğlu, Göktürk Çelik, Umut Baranöz, Elif Terzioğlu ve Barış Parlak'ın geliştirdikleri "Arat İnsansız Su Altı Aracı"ndan su altı görüntüleme ve numune alımı konularında destek alıyor.
Bu kapsamda Kocaeli'nin Darıca ilçesinde insansız su altı aracı ile dalış gerçekleştiren ekip, müsilajın derinlerdeki varlığını gözlemledi.
55 metrede parça parça müsilaja rastlandı
Gemi İnşaatı ve Gemi Makine Mühendisliği son sınıf öğrencisi Enes Gazi Korkmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insansız su altı aracı üretme çalışmalarına, yaklaşık 6 ay önce TÜBİTAK'tan kazandıkları "Genç Girişimci Ödülü" ile YTÜ Yıldız Teknopark'ta firma kurarak başladıklarını söyledi.
Marmara Denizi'nde müsilaj görülmeye başladığında üniversitelerinin bunun sebepleri ve temizlenmesine yönelik detaylı araştırma yapmak için bir proje başlattığına değinen Korkmaz, öğretim üyelerinin, su altından numune ve görüntü alımının dalgıçlar yerine insansız su altı aracıyla yapılması fikri üzerine projeye dahil edildiklerini ifade etti.
Korkmaz, bu kapsamda Darıca'da gerçekleştirdikleri dalışta 55 metre derine indiklerine dikkati çekerek, su altında kaydettikleri görüntülere ilişkin gözlemlerini şöyle aktardı:
"Derinlik maksimum 57 metreydi. Dalış yaptığımızda yüzeyde herhangi bir müsilaj tabakası yoktu. Yüzeyden baktığımızda temiz gözüküyordu. Dalış esnasında ilk 5-10 metrede de müsilaj tabakasına rastlamadık. Bu derinlikten itibaren tül ve örümcek ağı gibi müsilaj tabakalarına rastlamaya başladık. Daha derine indiğimizde ise müsilaj yoğunlaşmaya başladı. Özellikle 15 ile 30-35 metre arasında oldukça yoğundu. Parça parça, kocaman halatlar gibi her yeri kaplamış durumdaydı. Işığın azalmasıyla birlikte diplerde müsilaj tabakası da azalıyordu. 55 metrede neredeyse hiç ışık yoktu. Orada da çok sık olmamakla birlikte parça parça müsilaja rastladık. Onlar belki yüzeyden, daha yüksekten kopup aşağıya inmiş, belki orada da oluşmuş olabilir. Bunları henüz bilmiyoruz."
Farklı derinliklerden numune alınabilecek
Darıca'daki dalışın, insansız su altı aracı ile yapıldığı için şu ana kadar en fazla derinliğe ulaşılan dalış olduğunu ifade eden Korkmaz, "Çünkü daha önce görüntü almak için dalgıçlarla inildi. Bir dalgıcın da 30 metreye kadar inebilme şansı var çünkü fazlası zor oluyor. Aynı zamanda müsilajın oluşması için ortamda ışık olması gerekiyor. 30 metrenin altında ise ışık miktarı oldukça azalıyor. Fakat yaptığımız dalışta 35-40 metreye kadar müsilaj olduğunu gördük. 55 metrede dahi parça parça müsilaj vardı." değerlendirmesinde bulundu.
Enes Gazi Korkmaz, Caddebostan'da da su yüzeyinde ve 5-6 metre altında inceleme yaptıklarını fakat burada Darıca'daki kadar yoğun müsilajla karşılaşmadıklarını anlattı.
Türkiye'deki diğer çalışmalara göre, müsilajı insansız su altı aracıyla toplayıp, görüntü almanın farklı bir yöntem olduğunu belirten Korkmaz, hem öğrenci, hem girişimci olarak yenilikçi yönleriyle projeye destek verdiklerini vurguladı.
Çalışmalarının devam edeceğini aktaran Korkmaz, "Su altından numune almak için aparat geliştirdik. Böylelikle farklı derinliklerden müsilaj numuneleri alacağız. Bunlar üniversitemizde incelenecek. Şu an alınan numuneler daha çok dalgıçların yüzeyden veya belirli derinliklerden topladığı numuneler. Biz her derinlikten, farklı noktalardan numune alabileceğiz." bilgisini verdi.