Yalnızlığım yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin, yalnızlığım sen benim vazgeçilmezliğimsin. Yaşınız el verirmi bilmem de Zuhal Olcay söylerdi. Ben de bayıla bayıla dinlerdim. O zamanlar pek anlayamazdım şarkıda ne söylenmek istediğini. Şimdilerde öyle bir anlıyorum ki hem de çok derinden. Her insan yalnızmış meğer, yalnızlığı da sevmek zorundaymış. Kendi kendini kandırıp sevimli bir şey olduğunu hayal edermiş. Ama bu söylediğim bildiğiniz bir yalnızlık değil. Kalabalıklar içinde yalnız kalmak dan bahsediyorum. Bazen duvarlarla konuştuğunu düşündürür sana. Seni anlayamayan insan toplulukları. Bari kendi kendime konuşayım dersin. Çığlıkların pek fayda vermez. Anlaşılamamak dünyanın en büyük yalnızlığı. Bir kez anlaşılamazsın ikinci kez anlaşılamazsın sabrın varsa üç olur dört olur beş olur ve sonunda seni kabuğuna çekilmeye mecbur eder. Öyle bir susarsın ki artık kimsecikler konuşturamaz seni. Karşımızdaki insanı bezdirmeden onu anlamaya çalışsak keşke. Çok zor değil aslında sadece kısa bir süre onun yerine koyup kendimizi onun gibi düşünmeye çalışacağız. Oysaki biz ne yapıyoruz karşımızdakini dinlemiş gibi bile yapmadan her şikayetini ya da derdini basite indirgeyip onu değersiz hissettiriyoruz. Herkesin yükü kendine ağır gelirmiş. Bunun farkına varamıyoruz. Benim için zor olan senin için kolay olur elbette. Ama beni önemse gereksiz yere mızmızlanıyorsam bile beni dinle. Yaş aldıkça bile ruh hep aynı, hiç yaşlanmıyor bazen ufacık bir çocuk gibi şevkat istiyor pohpohlanıp sevilmek istiyor. Bunları birbirimize çok görmeyelim. İşte bu yüzden herkes yalnız, anlaşılmadığını ve önemsenmediğini düşündüğü için. Evli çiftlere de sesleniyorum burdan. Yıllarca aynı evi paylaşıp yalnız olanlar var niye mi biri konuşurken diğeri televizyonun sesini açıyor çünkü. Yuh ya ne kadar kabasın azıcık kibarlık öğrende gel falan derken kıyametler kopmaya başlıyor. Sendin bendim derken yıllar geçiyor ama nafile. El de var yalnızlık seni tanımayan duygularını isteklerini bile anlamayan bir eş. Ah be diyorsun yıllarımı verdim ben sana oysaki. Aslında bunu en çok yapan beyler. Böyle söylediğim için üzgünüm ama kabul etmeniz gereken gerçek bu. Çay demliyorsun azıcık sohbet edelim diye. Kafayı televizyona çevirmiş biri var karşında. Yani o çayı alıp kafasından boşaltasın geliyor da ya sabır çekiyorsun. Biraz latife edeyim dedim ama abarttığımı düşünmüyorum. Aslında yalnız olmamak birbirini dinlemekle oluyor sen konuşacaksın o dinleyecek o konuşacak sen dinleyeceksin al gülüm ver gülüm döngüsü yani. Zamanında annemizi babamızı dinlemediğimiz gibi hiç kimseyi dinlemiyoruz, bu ne yaman bencilliktir. Sevgili Zuhal olcay ın söylediği gibi yalnızlık, yaşamak zorunda olduğumuz beraberliğimiz olmasın. Yalnızlık Allaha mahsus ailemiz, dostlarımız hep yanımızda olsun. Yok mu yalnız kalan insanlar çok. biz de onları bulup yarenlik edelim. Birbirimize saygılı olup dinlemeyi empati kurabilmeyi başaralım lütfen. Bu dünya yalnız çekilmez. Kapımızı çalmayan biri olmazsa tadı olmaz. Birbirimizi dinleyip anlayalım da öyle dert küpü falan olmayalım yani. Dertlerin de bir zaman sonra çekip gideceğini hatırlayıp teselli verelim birbirimize. Evde bir saat bile yalnız kalamayan benim, en büyük korkumdur yalnız kalmak. Rabbim hiç kimseyi duvarlara baktırmasın. Nasılsa yalnız gideceğiz öteki diyara. Herkes asıl orda yalnız. Kalabalıklar içinde olun kafanız şişerse de şişsin yalnızlıktan iyidir. Kucaklıyorum her birinizi sevgiyle. Dost olun dinleyin karşılığı eğlenceli bir hayat vesselam. Rabbim ahirette de dünyada da saadet versin dostlarım...