Gökhan Erek / Muhabir
İsrail’in, 7 Ekim’den bu yana Gazze ve Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda 41 bin 455 kişi şehid olurken; 95 bin 878 kişi de yaralandı. İsrail sadece Filistin sınırları içerisinde durmayıp, bölgedeki diğer ülkeleri de tehdit ediyor. Lübnan başta olmak üzerinde Suriye’ye de saldırılarda bulunuyor.
DOĞAN BEKİN’DEN İSRAİL AÇIKLAMASI
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin de yaptığı açıklama Ortadoğu’da, ABD-Siyonist İsrail ortak stratejisinin gereği olarak Güney Lübnan’a yönelik yeni cephenin açılmasını sağladığını belirterek, "Böylece Siyonist İsrail’in etrafını kuşatmakta olan en önemli engelin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu açık bir şekilde görmek mümkündür." ifadelerini kullandı.
"EN ÜST NOKTAYA ÇIKARABİLME MÜCADELESİ VERMEKTE"
Doğan Bekin, ABD ve müttefiklerinin güdümünde yeniden şekillendirilmeye çalışılan Ortadoğu’nun hassas dokusunda, Amerika ve Siyonist İsrail'in zorlayıcı tedbirlerle Ortadoğu’daki çıkarlarını en üst noktaya çıkarabilme mücadelesi vermekte olduğunu belirtti.
"TÜM BÖLGE ÜLKELERİNİN NASİBİNİ ALMALARI KAÇINILMAZ GÖRÜNMEKTEDİR"
Mısır’dan Türkiye’ye kadar uzanan geniş bir eksende, yaşanmakta olan olayların boyutlarnın her ne kadar birbirlerinden farklı gibi görünüyorsa da bir bütün olarak ele almak ve buna göre gerekli tedbirleri alma gereğinin Siyonist İsrail’in Güney Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla daha belirgin şekilde kendini gösterdiğini aktaran Doğan Bekin, şunları kaydetti, "ABD’nin dolaylı olarak ve Siyonist İsrail’in ise fiili olarak oluşturdukları yeni jeopolitik depremden dolayı tüm bölge ülkelerin nasibini almaları kaçınılmaz gibi görülmektedir."
"TEMEL AMAÇ SİYONİST İSRAİL'İN YAYILMACI POLİTİKALARINA ZEMİN HAZIRLAMAK"
Doğan Bekin, ABD'nin Büyük İsrail hedefinin gerçekleştirilebilmesi için finans, silah ve mühimmat konusunda sınırsız destek verirken, Irak ve Suriye örneğinde olduğu gibi Müslümanlar arasında etnik ve mezhep kavgaları çıkartmak suretiyle aralarında yapay sınırlar oluşturmaya çalıştığını dile getirip, "Burada hedeflenen asıl amaç ise, Siyonist İsrail’in temel yayılmacı politikalarına şimdiden gerekli jeopolitik ve jeostratejik zeminin hazırlanmasıdır." ifadelerine yer verdi.
"TEK KELİMEYLE SAFDİLLİK OLUR"
Özellikle Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin fiili desteğiyle ortaya çıkan yeni yapılanma da söz konusu strateji gereği Türkiye’yi de nüfus sahası içerisine alma politikasının bir sonucu olduğunu aktaran Doğan Beki, sözlerine şu satırları ekledi, "Bu yeni ABD-Siyonist İsrail stratejisinin gerisinde hangi art niyetli politikaların yatmakta olduğunu kestirememek tek kelimeyle safdillik olur."
"KATLİAM POLİTİKALARI BÜTÜN ŞİDDETİYLE DEVAM EDİYOR"
Doğan Bekin, Siyonist İsrail’in Gazze’de, Güney Lübnan’da ve Beyrut’ta yürütmekte olduğu katliam politikalarının bütün şiddetiyle devam ettiğini hatırlatarak, "Ortadoğu’daki yeni rolüyle ilgili olduğu kuşku götürmez bir gerçektir." dedi.
EN ÇARPICI CEVAP!
Doğan Bekin, Ortadoğu’da Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de yaşanmakta olan son gelişmeler karşısında gerekli dersleri çıkarıp önleyici tedbirleri ortaya koyamayan ve ülke yönetiminde bireysel çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, sözüm ona bazı yöneticilerin ne hale getirdiğine en çarpıcı cevap niteliğinde olduğunu da sözlerine ekledi.
PEZEŞKİYAN'IN İSLAM ÜLKELERİ BİRLİK AÇIKLAMASI
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın, 'İslam ülkeleri birlik sağlarsa Siyonist rejim ile yönetilen İsrail bu suçları işleyemez' ifadesini önemsediklerini vurgulayan Doğan Bekin, sözlerini şu şekilde sürdürdü, "Müslüman ülkelerin aralarındaki sorunların çözümü konusunda güçlü irade ortaya koyup birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri artık kaçınılmazdır."
"SURİYE İLE SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ ÇAĞRISINI OLUMLU GÖRMEKTEYİZ"
Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların çözümü konusunda geç de olsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısını olumlu gördüklerini belirten Doğan Bekin, sözlerini şu şekilde sonlandırdı, "Sayın Cumhurbaşkanın bu yaklaşımı Müslümanlar arasındaki birliğin sağlanması açısından D-8 konusuna da gerekli önemin verilmesini beklediğimizi ifade etmek isteriz. Yirmi iki yıldır D-8 konusunda olumlu bir adım atmaktan imtina gösteren iktidarın Brics’e yönelik üyelik yaklaşımını anlamakta zorlandığımızı da belirtmek isteriz."