Yetim Medreselerin Çığlığı (3)


Kürt coğrafyasında bulunan medreseler sadece ilmi eğitim-öğretimi sağlamıyor, halklar arasında kardeşliği ve sevgiyi de tesis ediyordu. Kürt coğrafyasındaki medreselerin eğitim-öğretim haricinde toplumsal sorunların izalesi yönünde kaynaşmaya vesile olduğu da bir vâkıâdır.

Bu medreseler bağırlarında sadece Kürtleri barındırmıyor, diğer halklara da kucak açıyordu. Örneğin okuduğum dönemde Arap, Türk, Laz, Zaza öğrenci arkadaşlarım vardı.
Enteresandır ki günümüzün “Modern” öğrencileri arasında sıkıntı doğuran meseleler bu medreselerde yaşanmamaktaydı. Bu medreselerde Türk öğrenciler birçok kişiye Türkçe’yi öğrettiği gibi kendisi de Kürtçe öğreniyor ve biri ötekini bırakın dışlamayı, bu farklılığın rahatsızlık duyulacak bir şey olduğunun farkında bile olmuyorlardı.
Hakeza Arap ve diğer kardeşlerimizde de durum değişmiyordu…

Böylelikle aynı mekânda kendinden/renginden ödün vermeyerek, ötekileşmemeyi veya ötekileştirmemeyi ve dışlamamayı başararak bir arada yaşamayı da öğretiyordu bu medreseler. 

Tabi ki bunu yaşayarak öğrenen bir önder-model, rehberlik edeceği halka da bu öğretiyi yerleştirmeyi ödev biliyordu.
Dolayısıyla bu kaynaşma ve ötekiyi olduğu gibi kabullenme, toplumda da kök salıyordu…
DERSLER, KONULAR VE OKUTULAN KİTAPLAR

Bu medreselerde keyfi veya nasıl olursa olsun başka bir ifade ile “Ketober”denilen tarzda ilim eğitimi yapılmamaktaydı.

Aksine sistematik dini ve fenni bir müfredata sahipti.

Örneğin Molla Nizameddin Sihalvi’nin hazırladığı medrese müfredatı şöyledir:

Okutulan ilimler: 

Sarf ve İştikak, Nahiv, Mantık, Felsefe, Hisab ve Astronomi, Belağat, Usûl-i Fıkıh, Fıkıh, Kelam, Tefsir ve Hadis.

Okutulan Kitaplar:

Sarf ve İştikak ilminde; Penc Genc (Farsça)[2], Zübde.[3] Nahiv ilminde; Nehvi Mir (Farsça)[4], el- Kafiye[5]. Mantık ilminde; es- Süğra- el- Kübra (Aristo mantığı
üzerine yazılmış risale) ve ş Şerhu’ş Şemsiye[6], İsağoci[7] ve Süllemu’l ‘Ulum[8]. Felsefe ilminde; Şerhu’ş Şadra ‘ala Hidayetul Hikme[9] ve eş- Şemsul Baziğa[10].
Hisab ve Astronomi ilminde; Tahriri Öklides[11], Teşrihu’l Eflak[12] ve Risale-î Kuşciye[13]. Belağat ilminde; Muhtaserül Meani[14]. Usûl-i Fıkıh ilminde; Nurü’l
Envar[15] ve et- Telvih ila Keşfi haka’iki’t- Tenkih[16].

Benim bildiğim ve yaşadığım kürt coğrafyasındaki medreselerde ise müfredat şöyle idi; başlangıçta arap alfabesinin hem yazılışını hem de harflerini öğrendikten sonra
Kur’an ile başlanıp Melayê Batê’nin Kürtçe olan Mevlüdü, Ahmedê Xanê’nin Kürtçe olan Nûbara Biçûkan ve Eqida İmanê, İbrahim Hakki Erzurumi’nin Arapça olan
Akidesi, Melle Xelil Es’erdi’nin Kürtçe olan Nehculenam’ı okunurdu.

Sarf ilminde; ilkin Arapça olan; Emsile, Bina, İzzi[17] okunurdu. Gerekli görüldüğünde de bazen Maksûd ve Merâh[18] da okutulurdu. Nahiv ilminde ise ilkin Arapça
olan; Evamıl Curcani, Kürtçe olan; Züruf ve Terkib[19] okunurdu. Sonra Arapça olan; Sadulla Seğir, Müğni’nın[20] şerhi Şerhil Muğni[21], Şerhıl Kıtır[22] okunurdu.