Yiğit Düştüğü Yerden Kalkar (2)

İşte çok düşünülmesi ve ibret alınması gereken bu savaşı, komutanlarını ve sonuçlarını yazmak icap ediyor. Zira aradan 100 yıldan fazla bir zaman geçti. Kimse cesaret edip bu konu üzerine gidemiyor. Ne çare ki Afrin Savaşı nedeniyle tam 100 yıl sonra bunu da yazıp doğruları haykırmak bize düştü…
Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyu vardır. Hele hele yüzbinlerce insanın şahit olduğu ve ülkemiz başta olmak üzere elliye yakın devletin kaderi ile alakalı bu savaşı gizlemek unutturmak ne mümkündür? 
Elbette bunu ben yazmasam birisi çıkıp yazacak. Gerçi Vehbi Vakkasoğlu, bunu bir parça yazıp hatta kitap haline getirmişti. Hatta 12 Eylül 1980’in faşist darbecileri kendisini bayağı hırpaladığı halde tekrar yeni baskılarını yapıp piyasaya sürdü. Lakin netameli konular olduğu için yeterince okunup anlaşılmamış ve gizlenmeye çalışılmıştır.
“Bozgun” isimli bu kitapta geçen acı olayları gizlemenin imkânı yoktur. Ancak bir müddet bunu yapabilirsiniz. Bizde Kut zaferini unutturmak ancak zaferin 100. Yılına kadar sürdü. Fakat her şey ayan beyan ortaya çıktı. Bu başarı Askeri kışlalarda “Kut Zaferi” olarak 1945'e kadar kutlanmaktaydı. Şimdi diziler çekilip yeniden törenler yapılmaya başlandı.
İşte Kut savaşından sadece 1 yıl sonra meydana gelen ve Osmanlı Devletinin yıkılması ile sonuçlanacak olan bu savaş hangi taraftan incelenirse incelensin çok önemlidir. Sosyal, ekonomik, dini ve kültürel alanda derin etkileri olmuştur.
Kahramanların hain, hainlerin ise kahraman yapıldığı bu döneme ışık tutalım ve neler olmuş görmeye çalışalım:
İngilizler I. Dünya Savaşı esnasında Fransızlar ile gizli anlaşmalar yapmış Osmanlı Devletini parçalara ayırmak istemişti. 1915 yılının Haziran ayında yapılan Sykes-Picot Anlaşması ve Kasım 1917’de Belford Deklârasyonu ile Filistin’de İsrail devletinin kurulması öngörülmüştü.
Bu amaçla İngilizler defalarca Filistin’e saldırdılar. 1. ve 2. Gazze Savaşlarında ağır yenilgi aldılar. Lâkin 31 Ekim 1917’de Bi’rüssebi’de Osmanlı Ordusunu yenmeyi başardılar. Bi’rüssebi’nin düşmesi ile birlikte Gazze her taraftan kuşatıldı ve teslim oldu. Bu savaşta Cephe Komutanı (Yıldırım Orduları Grubu) Alman Von Falkenhayn ve cephe komutanı Von Cress, 7. Ordu Komutanı General Fevzi (Çakmak) ve Bi’rüssebi’yi 3. Kolordu ve Komutanı Albay İsmet (İnönü) savunuyordu.
Başkomutanlık tarafından yenilgiden Von Cress sorumlu tutuldu. Fakat o da Albay İsmet’i suçluyordu. Evet, sorumluluk büyüktü zira 2. Gazze Savaşından sonraki beş aylık süre içinde tekrar saldırıya geçeceği bilinen İngilizlere karşı etkili bir savunma düzeni kurulamamıştı.
3. Gazze Savaşından sonra 9 Aralık 1917’de Kudüs düştü. General Allenby komutasındaki İngilizler şehre girdiler. Bu tarihte Kudüs, farklı dinlere mensup milletler tarafından 34. defa el değiştirmiş oluyor aynı zamanda beraberce omuz omuza çarpıştığımız Alman ve Avusturyalıların ihanetine uğruyorduk. Fakat ihanet sadece bunlarla sınırlı değildi.
Bu tarihten itibaren Şeria’da Temmuz 1918’e kadar savaşlar devam etti ve İngilizler Lut Gölü ile Akdeniz kıyısındaki Yafa arasındaki sınır boyunca durduruldular. 19 Eylül 1918 tarihine kadar İngilizler yığınak yaptılar. Osmanlı Ordusunda ise komuta kademesi değişmişti.