Mersin’in kalbinde, insanlık tarihine ışık tutan bir hazine yatıyor, 9 bin yıllık Yumuktepe Höyüğü. Yumuktepe, neolitik dönemden Bizans’a kadar farklı uygarlıkların izlerini taşıyor. Arkeologların “medeniyetler beşiği” olarak adlandırdığı bu eşsiz bölge, tarihin derinliklerine bir yolculuk sunuyor. Son yıllarda ise bu kadim höyükte yeni keşifler yapılıyor ve âdeta geçmişin üzerindeki sis perdesi aralanıyor.
Günümüz kazı çalışmaları, İtalya'nın Bari Aldo Moro Üniversitesi'nden Prof. Dr. Giulio Palumbi'nin liderliğinde yürütülüyor. Palumbi ve ekibi, Yumuktepe'nin farklı dönemlerine dair yeni bulgulara ulaşmak için hummalı bir çalışma sürdürüyor. Höyüğün Bizans Dönemi'ndeki teras alanları ve 1939'da ortaya çıkarılan Hitit Dönemi surları bu çalışmaların odak noktası. Hem Bizans hem de Hitit dönemlerine ait yapıların detaylarını ortaya çıkarmak için çalışan ekip, âdeta tarihin eksik parçalarını yerine yerleştiriyor.
Bu noktada, Yumuktepe’nin önemini kavrayabilmek için önceki kazı çalışmalarına kısaca göz atmak gerek. İlk kazılar, 1937 yılında ünlü İngiliz Arkeolog John Garstang tarafından başlatılmıştı. Garstang, özellikle Hitit Dönemi’ne ait sur yapılarını ortaya çıkardı. Daha sonra Prof. Dr. Isabella Caneva, höyüğün kuzeybatısındaki Kalkolitik Çağ’a ait surları gün yüzüne çıkardı. Bugün ise Prof. Dr. Palumbi, bu mirası devralarak höyüğün zirvesindeki Bizans yerleşimlerinin boyutları ve bu alanın nasıl kullanıldığını anlamaya çalışıyor.
Peki, Yumuktepe’nin tarihteki rolü neydi? Höyük, sadece bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda Batı Anadolu ve Akdeniz arasında bir bağlantı noktasıydı. Palumbi'nin de belirttiği gibi, M.Ö. 3 binli yıllarda Yumuktepe, bu bölgelerle olan ticari ve kültürel ilişkilerin merkezinde yer alıyordu. Arkeologlar, Yumuktepe'nin bu dönemdeki etkisini anlamak için çalışıyorlar. Höyük, sadece yerel bir yerleşim alanı değil, aynı zamanda geniş bir ticaret ve kültürel etkileşim ağının parçasıydı. Bulunan yeni bulgular, Anadolu'nun bu bölgede ne kadar önemli bir rol oynadığını ortaya koyuyor.
Yumuktepe’nin yalnızca bilimsel kazılarla sınırlı kalmayıp halkla buluşacağı da önemli bir nokta. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle yürütülen arkeopark projesi, bu kadim höyüğü turizme kazandırma yolunda büyük bir adım. Arkeopark projesi sayesinde höyüğün bazı bölgeleri çatılarla örtülecek ve ziyaretçilere açılacak. Bu sayede sadece akademisyenler ve arkeologlar değil, halk da bu kadim yerleşim yerini ziyaret ederek tarihsel dokuyu yakından gözlemleyebilecek. Yumuktepe, böylece tarihe olduğu kadar turizme de hizmet eden bir alan hâline gelecek.
Yumuktepe Höyüğü, her bir katmanında insanlık tarihine dair yepyeni hikâyeler barındırıyor. Neolitik dönemden Bizans’a kadar farklı medeniyetlerin izlerini süren bu höyük, geçmişi anlamanın ötesinde, onu geleceğe taşımanın da bir sembolü hâline geliyor. Arkeopark projesi ile bu mirasın daha geniş kitlelere ulaştırılması, sadece bilim dünyası için değil, tüm insanlık için büyük bir kazanç olacak.