Berfin Bitirim-Özel Haber
Kiracıların korktuğu tarih geldi çattı. 1 Temmuz itibariyle uzun zamandır devam eden ‘kiralara yüzde 25 zam sınırlaması’ kaldırıldı. Kiralarda yüzde 25 zam sınırının ne kadar uygulandığı tartışmalara konu olsa da bu kuralın tamamen yürürlükten kalkmasının hem kiracı hem de ev sahipleri açısından daha ciddi sorunlara gebe olduğu da bir gerçek.
Kiralarda yüzde 25 artış sınırının kaldırılması, konut piyasasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Bu kararın hem ev sahipleri hem de kiracılar üzerinde yaratabileceği etkilerin iyi şekilde analiz edilmesi gerekiyor.
EV SAHİPLERİ İÇİN GELİR ARTIŞI
Ev sahipleri açısından bakıldığında, kira artış sınırının kaldırılması, gelirlerin artması anlamına geliyor. Özellikle ekonomik belirsizliklerin yaşandığı dönemlerde, kira gelirlerinin enflasyonla orantılı olarak artmamasını isteyen mal sahiplerinin elini kolunu bağlayan sınırlamanın kalkmasıyla kiralarda artış olması bekleniyor.
PİYASADA DENGESİZLİK ARTACAK
Öte yandan bu kararın piyasa dengelerini nasıl etkileyeceği büyük bir soru işareti. Kira artışlarının serbest bırakılması, piyasa içinde ani ve kontrolsüz dalgalanmaların önünü açıyor. Bu durum, konut piyasasında dengesizliğe ve hatta bazı bölgelerde yatırım risklerinin artması anlamına geliyor.
KİRACILARIN KORKULU RÜYASI FAHİŞ ARTIŞ İHTİMALİ
Kiracılar için durum biraz daha farklı. Madolyonun bu yüzüne baktığımızda kiracılar için durumun biraz daha endişe verici cinsten olduğunu söyleyebiliriz. Yüzde 25 sınırının kaldırılması, özellikle dar gelirli ve sabit gelire sahip kiracılar için daha ciddi ekonomik zorlukların artması demek oluyor. Artan kiralar, zaten zor durumda olan birçok aileyi daha da zor duruma düşürecek ve konut krizinin hissedilebilir şekilde artmasına zemin hazırlayan bir durumu gözler önüne serecek. Bu durum, kent merkezlerinden uzaklaşma ve daha düşük standartlarda yaşama zorunluluğunun kapısını aralayabilme potansiyeli olan bir sorun.
HEM KİRACI HEM EV SAHİBİ MAĞDUR OLDU
Ülkemizdeki enflasyon oranlarını dikkate aldığımızda vatandaşlarımızın her birinin düşen alım günü nedeniyle zor günler yaşadığını söylemek çok da yanlış olmayacak. Bu asıl problemin evlerini geçim kaynağı olarak gören mal sahipleri olduğunu söyleyebiliriz. Asgari ücretle geçinenlerin sayısının milyonları bulduğu ülkemizde sabit gelirli vatandaşlar enflasyon nedeniyle eriyen maaşlarıyla mevcut kiralarını ödemekte zorlanırken, ev kirasıyla geçinen mal sahipleri ise aynı geçinebilmek için ev kiralarının artmasını talep ediyor.
Bu durum tüm sektörde büyük bir zam probleminin önünü açarken, arz talep dengesinde bozulmaya ve kiracı-ev sahibi arasında bitmek bilmeyen ‘kira artış’ davalarının artmasına neden oldu.
TÜRKONFED Emlak Komisyonu Başkanı Bora Tren
2 YILDIR BÜYÜK PROBLEMLERLE KARŞILAŞILDI
Kiralardaki önlenemez artışların zaten son 2 senedir büyük bir problem haline geldiğine değinen TÜRKONFED Emlak Komisyonu Başkanı Bora Tren, uygulanan yüzde 25 kira artışının ev sahiplerini mutlu etmediğine vurgu yaptı. Tren, zaman zaman kiracı ve ev sahiplerinin bu dönemde de anlaşmazlık yaşadığını dile getirerek yaşanan sorunlarla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Mülk sahipleri de çareyi kiracıyı tahliye ettirmekte bulmaya çalışıyor. Ancak borçlar kanunu kiracının tahliyesi konusunda bazı şartlar getiriyor. Bu şartlar tahliyeyi imkansız hale getiriyor, tahliye imkanının olduğu durumda da, uzun süren mahkeme süreçlerinden dolayı, ev sahipleri 2-3 yıl uğraşmak zorunda kalıyorlar. Tabi aynı şekilde kiracıların mağdur olduğu senaryolarla da karşılaşmak mümkün. Yüzde 25 sınırlaması getirilmeseydi ve artışlar eskisi gibi TÜFE oranında yapılsaydı, problemler bu denli yaşanmayacaktı. Tabi bu durumda da başka problemler söz konusu olabilirdi. Çünkü artan enflasyon oranı ile birlikte, insanların alım gücün düştü”
“KİRA ÖDEYİP BÜTÜN BİR AY YEMEK YEMEYECEK MİYİZ?”
Artan kiralar, düşük gelirli ailelerin barınma güvencesini ciddi şekilde tehlikeye atarken, İstanbul’un Bakırköy ilçesinde yaşayan 63 yaşındaki Ç.P., bir sene önce 12 bin liraya tuttuğu ev için bu sene kendisinden 22 bin lira talep edildiğini ifade ediyor. Yüzde 25 zam sınırı henüz bitmediği halde ev sahibinin çevredeki kira ücretlerini bahane ederek kendisinden bu ücretin talep edildiğini ifade eden yaşlı kadın ne yapacağını şaşırmış durumda.
Kiracı Ç.P. konuya ilişkin olarak, “Ben bu evde oturmaya başladığımda ücretler üç aşağı beş yukarı aynıydı. Bir sene sonraysa tamamen bambaşka bir ücretten bahseder olduk. Bir sene içinde ne değişti de bu kadar yüksek fiyatlardan konuşuyoruz bilmiyorum. Bu kadar yüksek paraları nasıl ödeyecek bu insanlar? Hadi diyelim ki ben kendimi zorladım ödedim; faturalar ne olacak, bütün bir ay yemek yemeyecek miyiz?” ifadelerini kullandı.
KİRACI-EV SAHİBİ ARASINDAKİ DAVALAR TAVAN YAPTI
Kiralarda yüzde 25 zam sınırının kaldırılmasının olumlu bir gelişme olduğunu dile getiren Emlakçı Gündüz Aydın, ev sahiplerinin zaten söz konusu sınırlandırmayı kabul etmediklerine vurgu yaptı. Kiracının devletin verdiği hak olan yüzde 25 kira zammını uygulamak istediğinde iki taraf arasında sorun çıktığına değindi.
Ev sahipleri emlakçılara başvurarak kiracı ile uzlaşmak için yardım istediğini belirten Aydın, son zamanlarda kiracı ve ev sahipleri arasındaki davaların tavan yaptığını söyledi.
Emlakçı Gündüz Aydın
“HEM KİRACI HEM EV SAHİBİ HAKLARINI BİLMİYOR”
Kira zam dönemi geldiğinde iki tarafında empati yapması gerektiğini özellikle ifade eden Gündüz Aydın, tarafların sağduyulu olması gerektiğin ve hakkaniyet gözeterek zam yapılması gerektiğine vurgu yapıyor. Öte yandan etik kurallar uygulanmadığından yakınan Aydın, denetim mekanizmalarının uygulamada eksik kaldığına dikkat çekti.
Kiracı ve mal sahiplerinin yasal haklarını bilmediğine değinen Gündüz Aydın, “Vatandaşlar bazen rastgele konuşuyor. Kanun ne diyorsa ona göre hareket etmek lazım. Ama her alanda fiyatlar çok yükseldiği için yüzde 25 kira sınırlaması düşük kalmıştı” dedi.
DENETİM MEKANİZMASININ ÖNEMİ
Yüzde 25 kira sınırlamasının kaldırılmasının ardından hem ev sahipleri hem de kiracıların haklarının korunabilmesi için harekete geçilmesi elzem. Kira artışlarının dengeli ve adil bir şekilde uygulanabilmesi için kapsamlı bir yasal çerçeve ve denetim mekanizmasının işliyor olması gerekiyor.
Kiracıları koruyacak sosyal konut projeleri ve kira yardımları gibi destekleyici politikalar hayata geçirilmesi sorunlara bir nebze olsun merhem olabilir.
Ek olarak, piyasanın yakından izlenmesi ve gerektiğinde müdahalelerin yapılabilmesi önem taşıyor. Piyasa düzenleyici kurumların, ani fiyat artışlarını ve spekülatif hareketleri engellemek için etkin bir rol oynaması gerekiyor.