YAŞAM

Yüzlerce yıl geçse bile acısı geçmeyecek! Dumlupınar denizaltı faciası

Dumlupınar denizaltı kazası, 4 Nisan 1953'te Çanakkale Boğazı'nda meydana geldi. Eğitim seferi sırasında bir yük gemisiyle çarpışan denizaltı, 81 denizcinin hayatını kaybetmesine yol açtı. Kazanın ardından yapılan kurtarma çalışmalarında, 68 denizciden yalnızca 3'ünün cesedine ulaşılabildi. Bu trajik olay, Türk denizciliğinde unutulmaz bir iz bıraktı ve deniz güvenliği politikalarının gözden geçirilmesine neden oldu.

Dumlupınar, 1950’lerin Türkiye’sinde, donanma tarihinin en trajik olaylarından birine tanıklık etti. 4 Nisan 1953’te, Türk Deniz Kuvvetleri'ne ait denizaltı Dumlupınar, Çanakkale Boğazı'nda eğitim seferindeyken, bir yük gemisiyle çarpıştı. Olay, denizaltının batmasına ve 81 denizcinin hayatını kaybetmesine yol açtı.

Dumlupınar, 1943 yılında inşa edilmiş ve 1950’lerin başında Türk donanmasına katılmıştı. Çanakkale Boğazı'nda gerçekleştirilen eğitim seferi sırasında, denizaltı yüzeyde olduğu sırada "M/V Gölcük" isimli yük gemisi ile çarpıştı. Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar’a vurdu. Darbenin ardından denizaltının santral dairesinde büyük bir patlama sesi yankılandı.

Çarpışma anında güvertede bulunan Dumlupınar’ın Komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Başçavuş Hasan İnkaya, Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış ve Astsubay Çavuş Şaban Mutlu denize düştü. Şaban Mutlu boğularak şehit olur diğerleri ise İsveç gemisinin denize indirdiği bir tahliye sandalına alınarak kurtarıldı.

DENİZ ZORLU DERİNLİK FAZLAYDI

Olayın hemen ardından kurtarma çalışmaları başladı. Ancak derinlik ve zorlu deniz koşulları nedeniyle kurtarma ekipleri için bu süreç son derece zorlayıcı oldu. Dumlupınar’ın batışının ardından, denizaltının içindeki denizcilerin kurtarılması amacıyla başlatılan arama-kurtarma faaliyetleri, Türkiye'nin o dönemdeki sınırlı teknolojik imkanlarıyla uzun ve çetin bir mücadeleye sahne oldu.

Denizaltı süratle baş tarafından batmaya başdı. Geminin baş taraftan su aldığını gören mürettebat hızla kıç torpido dairesine doğru yol almak için harekete geçti. Kıç tarafa geçebilenlerden biri olan Komodor Albay Hakkı Burak muhabere şamandırasını atar. Sarı renkli muhabere şamandırası 06.40’da balıkçılar tarafından bulunuyordu. Şamandıranın üstünde; “TCG Dumlu Denizaltısı burada battı. Kapağı aç, telefon içeride yer aldı. Telefonun düğmesine basarak konuş, telefon ile konuşamazsan en yakın limana haber ver. Botunu şamandıraya bağlama!” yazıyordu.

Şamandıra, Albay Zeki Adar tarafından açılarak kıç torpido kısmından Elektrik Astsubay Başçavuş Selami Özben ile iletişime geçildi. Özben; kıç torpido bölmesinde çoğunluğu subay olan 22 iki kişinin bulunduğunu, diğer odalardan ise herhangi bir haber alınamadığını, kendilerinin imdat beklediklerini, orada bulunanların dua ettiklerini belirtti. Barometrenin 267 kadem gösterdiği ve denizaltındaki havanın ancak 72 saat yeteceği öğrenilir.

"VATAN SAĞOLSUN"

Adar “Moralinizi bozmayın, TCG Kurtaran çoktan yola çıktı. Sen çocukları yatır ve sigara içmeyin” uyarısında bulundu. Selami Astsubay “ Yok efendim herkes yatıyor. Sigarada içmiyoruz. Işıklar yok. Sağ olun, Vatan sağ olsun” diye cevap verir. Karanlıkta kurtarılmayı beklerken bile vatanı düşünen askerlerin mesajı yüreklere kazındı.

72 saat dolmadan “çan” denilen kurtarma aracının denizaltıya indirilmesi ve dalgıçlar tarafından denizaltı kurtarma kapağına tutunması gerekiyordu. TCG Kurtaran, kazadan 10 saat 25 dakika sonra Nara Burnu’na ulaşmış; ancak Nara Burnu’ndaki ters akıntıdan dolayı dalgıçlar Dumlupınar’a çok zor ulaştı. 4 Nisan 15.00’de Dumlupınar’a ulaşan dalgıçlar kurtarma çanını sabitlemiş; ancak kurtarma çanı yanlış sabitlenmiştir. Kurtarma çanının tekrar bağlanması için battı şamandırasının halatı ile Dumlupınar’a ulaşılması denenirken battı şamandırası halatı koparak Dumlupınar ile bağlantının kesilmesine neden oldu. Halatın kopması üzerine kurtuluş umutları da tükendi.

3 KİŞİNİN CANSIZ BEDENİNE ULAŞILDI

Sonunda, kazadan 24 gün sonra, 28 Nisan 1953’te Dumlupınar’ın enkazına ulaşılabildi. Yapılan kurtarma çalışmalarında, denizaltının içinde kalan 68 denizciden sadece 3'ünün cesedine ulaşılabildi. Kazanın ardından, Dumlupınar’ın enkazı, Çanakkale Boğazı'nın derinliklerinde bırakıldı.

Dumlupınar denizaltı kazası, Türkiye'deki deniz güvenliği politikalarının gözden geçirilmesine neden oldu ve deniz kuvvetleri için önemli bir ders niteliği taşıdı. Olay, Türk denizciliğinin tarihinde unutulmaz bir iz bıraktı ve her yıl anma törenleriyle hatırlanıyor. Dumlupınar’ın kazası, denizcilerin fedakarlığını ve deniz güvenliğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.