Zenginleri yoga da sakinleştiremiyor

Türkiye’nin en pahalı oteli bodrumdaki Mandarin. Sosyetenin sevdiği bir yer. En küçük odası 90 metrekare, tavanları açılıyor, duşlar denize bakıyor… Bir de villaları falan var ki demeyin gitsin… Gecelik konaklama ücretini bilmiyorum ama 200 bin liradan daha ucuz değildir diye tahmin ediyorum.

Mandarin’in bir özelliği de her odasında matı bulunması. Hani otel odalarında sabun, terlik falan olur ya... Burada terlik, sabun, tarak, fırça, şemsiye her şey var… Üstüne bir de matı var! Ne alaka demeyin, dünyada zenginler artık sade ve huzurlu bir hayat peşindeler. Gittikleri yerlerde de güneşi selamlama, Ay dedeye nanik yapma gibi ruhsal huzur aktiviteleri yapıyorlar… İşte bu otel de öyle bir yer ki matını sabun gibi, diş macunu gibi temel ihtiyaç sayıyor.

Lafı uzatmayayım. Bu huzur abidesi otelde evvelsi gün kavga çıkmış. Bildiğiniz yumruklu sopalı kavga. Normalde Basmane’deki, Ulus’taki bir otelde çıkması gereken kavga, adresi karıştırmış, huzur tapınağı Mandarin’de çıkmış… Otelin sahiplerinden biri olan iş adamı, Sabancı ailesinden bir başka iş adamını dövmüş… Konu ne? Beni ‘yaza merhaba’ partisine çağırmadın… Vay efendim sen benim partime gelemezsin, hayır istersem gelirim…

13 yaşındaki çocuklardan değil, parasını koyacak yer bulamayan yetmiş yaşındaki adamlardan söz ediyoruz. Bu ego nasıl bir şeyse artık bile işe yaramıyor sakinleştirmek için.

Bu lafıma kızanlar olacak biliyorum ama söylemeden edemem. Mandarin matı yerine bir de seccadeyi denesin. Her odaya bir seccade koysun bakalım nasıl sonuç alacak. Belki otel ahalisini sakinleştirmek için geleneksel yöntemlerimiz daha etkili olur…

YENİ DİNLER: PAHALI AMA HAVALI

Bilinçaltı temizleyicisi, enerji ve frekans uzmanı… Kadının ünvanı bu! Ne psikiyatri tahsili var ne psikoloji. Enerji falan diyor ya hani, fizik veya mühendislik de okumamış. İşletme okumuş, mesleği de finansçılıkmış.

Zaten konu da daha ziyade finans ile ilgili bir şey. Kelle başı 69 bin lira alıp bilinçaltını temizliyor. Aura çengellerini, manyetik alan kancalarını çıkarıyor yerine nefis nötrleme protokolü ve Sirius yıldızına doğrudan bağlantı koyuyor!

Bu lafları ben uydurmadım, şaka da yapmıyorum. İnsanların 69 bin lirasını söğüşleyen hanımefendi böyle tarif ediyor. Söğüşe hazır hâle gelmeleri için önce tek tip kıyafet giydirip kasaya dizilen hıyarlar misali bir salona topluyor. Sonra veriyor coşkuyu… Ağlamalar titremeler eşliğinde 69 bin liralık EFT gerçekleşiyor.

Şimdi işin içine Göbeklitepe’yi de katmış. Göbeklitepe uzaylıların havalimanı imiş. Müritlerini havalimanının CIP salonuna alıp enerjiyi oradan ateşliyor! Hard disk’lerine peygamberlere ait özellikleri yükleyip postalıyor.

Güler misin ağlar mısın? Bu basbayağı dinsel bir ritüel. Ama mabattan uydurma bir din olduğu için tam bir kavramlar çorbası.

Bu insanlar, bir tekkeye gitseler, bu kadar deli saçması ile uğraşmadan kısa yoldan zikir çekip rahatlarlar, hem de bedava. Hepsinden alası, bir camiye gidip namaz kılmayı deneyebilirler. Allah’a ulaşmanın, kendine dönmenin en güzel yolu, üstelik ortamda aracı da yok. Ama o zaman dinci olurlar, gerici olurlar. Böyle lüks otellerin salonlarında eşek yükü ile para vererek yapılınca daha havalı duruyor.

ANTİK KUNTİK, KÜLTÜR MÜLTÜR

Yıldız Tilbe Bodrum’daki antik tiyatroda konser verirken gaza gelip antik mezarın üstüne çıkmaya kalkmış. Güvenlik son anda engellemese, Yıldız Hanım mermeri kırarak lahdin içini boylayacakmış. Ne diyelim, Allah korumuş hem Tilbe’yi hem de bin beş yüz yıllık lahdi.

Birkaç gün önce de Amerikalı bir turist grubuna Efes Antik Kenti’nde müzikli ziyafet verildiği ortaya çıktı. Gemi seyahati yaptıran şirket 2017’den beri bu organizasyonu yapıyormuş. Eskiden müze ve ören yerleri akşam halka kapatıldığı için kimselerin ruhu duymuyormuş. Ama şimdi gece müzeciliği başlayınca ayrıcalıklı Amerikalı turistler ifşa olmuş. Vatandaş, müzenin bir bölümünün bu şekilde kapatılmasına tepki göstermiş. Tepkiler büyüyünce Amerikalılar yemeği bırakıp mekânı terk etmiş.

Yıllardır konuşup durduğumuz “kültür turizmi” sonunda patladı ama çok yanlış yerden patladı. Tarihî ve kültürel varlıklarımızı gelire dönüştürmek istememiz gayet normal. Ama bu işi biraz daha özenle ele almamız gerektiği açık.