Yeni vali Abbas Paşa, Kamil’e diş bileyenlerin başında geliyordu. Koltuğa oturur oturmaz Kamil’e boşanacaksın dediler. Direnince Asvan’a sürgüne gönderdiler. Hastalandı, doktor istedi vermediler. Ya boşanacaksın, ya zindanı boylayacaksın dediler. Tam zindanı boylayacakken, prenses Zeynep’in gönderdiği terliği aldı Kamil. Ve terliğin astarındaki gizli aşk mektubunu okudu. Hastasın, zindana girme seni ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim diye yazıyordu. Kamil bu satırları okuduktan sonra gönül rahatlığıyla ve hiç tereddüt etmeden kendisine zorla uzatılan boşanma belgesini imzaladı. Zaman su gibi aktı. Kamil’in sürgündeki üç ayı dolmuştu. Bir yolunu buldu ve Sultan Abdülmecid’i durumundan haberdar etti. Çok sinirlenen sultan Abdülmecid Mısır Valisi Abbas Paşa’ya sert bir ferman gönderdi.
“Bizzat kendin Asvan’a gidip, Yusuf Kamil’i sağ salim buraya göndereceksin”
Ferman padişahındı. Sürgün bitmiş, Kamil İstanbul’a dönmüştü. Sıra prenses Zeynep’i getirmeye kalmıştı. Yine bir yolunu buldu ve derdini sultana açtı. Abdülmecid, Abbas Paşa’ya yine bir ferman yolladı. Tez elden Züheyla Zeynep hanımı İstanbul’a gönder.
Abbas Paşa tez elden gönderdi Prenses Zeynep’i. Yıllar sonra Kamil ile Zeynep nihayet birbirine kavuşmuştu. Eski evlilere ikinci kez nikah kıyıldı. Damadın şahidi Sadrazam Reşit Paşa, gelinin şahidi ise Şeyhülislam Arif Hikmet Bey oldu. Üsküdar’da bir yalıya yerleştiler. Zeynep, kocasına kavuşmasının mutluluğuna tutunmuş, iyiliklerini de artırmıştı. Nerede bir şeye ihtiyaç var, koşuyordu. Tüm bu iyiliklerin ve aşklarının arasında yaş aldılar.
Ama bir çocukları olmadı işte. Onlar da hayıflanmak yerine birçok yetime ana baba oldular. Sonra Üsküdar Nuhkuyusu’nda bir arsa aldılar ve 100 yataklı bir hastane kurdular. Hastalar burada ücretsiz bir şekilde şifalarını buldu. Geri kalan her şey de en ufacık bir noktasına kadar düşünülmüştü. Göz kamaştıran bahçesi, külliyesi külliyeyi bir de camii ile taçlandırdılar. Hatta zamanı geldiğinde yan yana ölümsüz aşklarıyla yatacakları türbeyi bile unutmadılar. 155 yıl sonra bugün, Hastanenin bahçesindeki türbede Prenses Zeynep ile yoksul delikanlı Kamil yan yana yatmaktadır. Çok insan Zeynep Kamil’i tek bir kişi sanır. Oysa bu hastane bize Zeynep hanım ile Kamil beyden İstanbul’a kalan bir hatıradır. 1862’de kurulmuş bu hastane, bugün bulunduğu semte de adını veren, “Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi” adıyla bildiğimiz o yerdir. Mısır’da doğan, tarihin sevgi bahçesinde yeşeren ve İstanbul’da ölümsüzleşen bir aşktır “Zeynep ile Kamil’in Aşkı” Onlar 18’nci yüzyılın “Ferhat İle Şirin’idir. Ve bu aşk hikâyesi efsane değil, gerçektir. Üsküdar’ın Zeynep Kâmil semtine adını veren Zeynep Kâmil Çocuk Hastanesinde, yüzyılı aşkın bir süreden buyana dünyaya gelen tüm kız bebeklerin göbek bağları Zeynep, erkek bebeklerin göbek bağları ise Kâmil adıyla kesiliyor…