Zulmün her türlüsü yanlıştır

Zulüm hakkın dışına çıkmak ve doğru olmayan davranışlardır. Allah’ın koyduğu sınırı, haddi aşmak zulümdür. Rabbimiz bu gerçeği bildirmektedir: “Allah’ın koyduğu sınırı aşanlar zâlimdir.” (Bakara, 2/229) Adaletin, hak ve hukukun gözetilmediği ortamda zulüm vardır.

Dinimizde zulmün her çeşidi yasaktır. En küçüğünden, en büyüğüne her türlü haksızlık, kötülük,  aldatma, kandırma, hırsızlık, yolsuzluk, yalan-dolan, iftira, hile, cana kıyma,  insanlara zarar vermek zulmün muhtevâsına girer. “Doğrusu Allah zulüm edenleri sevmez” (Şûrâ, 42/40) buyrularak zulmün her çeşidinden sakınılması istenmektedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Müslim, Birr ve Sıla 23) buyruğu üzere ilahî rahmete ve bağışlanmaya ulaşabilmenin yolu başta insana olmak üzere diğer yaratılmışlara da merhametli olmaktan geçmektedir.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Zulmedenlere asla meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” (Hûd, 11/113) Kur’an-ı Kerim’in en çok üzerinde durduğu kötülüklerden biridir zulüm. Bütün peygamberlerin tevhid mücadelesi, aynı zamanda insanların onurunu, izzetini, şerefini ve haysiyetini ayaklar altına alan her türlü baskı ve zulmü ortadan kaldırmaya yönelik olmuştur.

Zulüm, haddi aşmaktır. Hak ve hukuk tanımazlıktır. Adaletsizliktir, haksızlıktır. İnsanı insan yerine koymamaktır. İnsan haklarını, kul hakkını en büyük ihlaldir. Bu sebeple zulüm, hem bu dünyada hem de ahirette cezası şiddetli olan büyük bir günahtır. Kur’ân-ı Kerimde Yüce Allah; “Kim bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarma (gibi bir sebep) olmaksızın öldürürse, o bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur…” (Maide, 5/32) buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.): “Her Müslüman’ın diğer Müslüman’a canı, malı ve ırzı haramdır.” (Buhârî, İlim 37) buyurark insanlara zarar verilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Tabii ki şefkat ve merhameten yoksun olanlar, kadına, çocuklara ve yaşlılara  herkese çok rahat kötülük yapabilir, zarar verebilir.  Bu açıdan iyi bir insan olmanın yolu, merhametli olmaktan geçer. Merhametli olan kişi kendine ve diğer insanlara zarar vermez. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Mü’min diğer mü’minlerin onun elinden ve dilinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir.”  (Buhârî, İman 4)  Güzel ahlâklı ve faziletli müslümanı Peygamber Efendimiz, diliyle ve eliyle öteki müslümanlara zarar vermeyen kişi diye tarif etmiştir.

Malumunuz olduğu üzere 15 Temmuz 2016’da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının darbe girişimi ile insanlara maddi ve manevi çok büyük zararlar vermiştir.  Darbe, insanlara büyük zaralar verdiği için zulümdür.  Silahlı terör örgütü FETÖ’nün darbe girişiminde 240 kişi şehit oldu. 1440 kişi de yaralandı.  İslâm’i bir cemaat görünümü altında bu örgüt kırk yıldır insanlara çeşitli şekilde büyük zararlar vermiştir, hala zarar vermeye devam etmektedir. Darbe girişimiyle FETÖ’nün iç yüzü tamamen ortaya çıkmıştır. Artık bu olaylardan sonra bu guruba karşı hiçbir sempati ve destekleme durumu asla söz konusu olmamalıdır. Bu Fetullahçı Terör Örgütünü hala savunan varsa onlara yazıklar olsun!

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “İki haslet vardır ki, o ikisinden daha güzel bir şey yoktur. Bu iki davranış şunlardır:

1. Allah’a iman etmek,

2. Müslümanlara faydalı olmak.

İki davranış daha vardır ki, o ikisinden daha kötü bir şey yoktur. Bu iki davranış da şunlardır:

1. Allah’a ortak koşmak,

2. Müslümanlara zarar vermektir. Hadiste görüldüğü gibi Allah’a ortak koşmak, insanlara zarar vermek çok büyük bir kötülüktür.