• Üniter devlet yapısının korunması adına, anayasamızda değiştirilmesi dahi teklif edilmesinin suç olduğu, ilk dört maddenin korunması.
• Cumhurbaşkanının kendi yasal sınırları içerisinde hareket etmesi, takdir edilir ki Türkiye bir cumhuriyet devletidir ve cumhurbaşkanının yetki sınırları anayasamızda bellidir.
• Çözüm sürecinin tamamen bitirilmesi. Biz bu sürece en başından beri ihanet ve çözülme süreci demiştik. Gelinen noktada ne kadar haklı olduğumuz ayan beyan ortaya çıktı. Çözüm sürecinin cumhurbaşkanının tabiriyle buzdolabına kaldırılmasıyla PKK’nın nasıl silahlandığını ve mühimmat depoladığını bütün Türkiye gördü. Biz her zaman teröristle müzakere edilmez, mücadele edilir dedik ve ne kadar haklı olduğumuzu zaman bir defa daha ortaya koydu.
•Ve son şartımız, 17–25 Aralık operasyonlarında adı yolsuzluklara karışan 4 eski bakanın yeniden yargılanması ve gerçekten suçsuzlarsa aklanarak gelmeleriydi.
Buradan bütün vatandaşlarımıza bir defa daha sormak istiyorum; öne sürdüğümüz bu şartlardan hangisi kabul edilemezdi? Öne sürdüğümüz bu şartlar, toplumun müşterek isteklerini karşılamıyor muydu? Ancak AKP öne sürdüğümüz bu şartları kabul etmedi. Koalisyon görüşmeleri için CHP’ye 35 gün zaman ayıran AKP, bize sadece 2,5 saat görüşme süresi ayırdı. O görüşmede de şartlarımızı duyduktan sonra, bize uzun soluklu bir hükümet yerine seçim hükümeti teklif ettiler” dedi.
ASIL SORUN NEYDİ BİLİYOR MUSUNUZ?
AKP’nin koalisyon hükümetinden kaçmasının en büyük nedeni olarak, 17–25 Aralık operasyonlarında adı geçen 4 eski bakanın yeniden yargılanmasını gösteren Başkan Yücel, “Asıl sorun öne sürdüğümüz bu şartımızdı. Çünkü o yargılama süreci yeniden başlatılacak olsaydı, otomatikman Bilal Erdoğan’ında yargılanması gerecekti ve bu işin ucu çok daha derin noktalara gidecekti. Çünkü öne sürülmüş çok önemli tapeler vardı. AKP aslında bunu riske edemedi” dedi.
ANLATMAYA FIRSAT BİLE VERMEDİLER
Seçimler boyunca da gerek yazılı, gerekse görsel medyada kendilerini anlatabilmek için yeterli zamanı bulamadıklarını iddia ederek konuşmasına devam eden Yücel Coşkun, “Burada da önümüze engel koymak için ellerinden geleni yaptılar. Sayın Genel Başkanımızın yaptığı mitinglerde söylediği en can alıcı noktaları keserek normal konuşmasından 15 -20 saniyelik kesitler verdiler. Zaman dar olduğu içinde maalesef nelere, neden hayır dediğimizi yeterince anlatma fırsatı bulamadık” dedi.
BİR TAŞLA KUŞ SÜRÜSÜ VURDULAR
AKP’nin 7. Haziranda uğradığı hezimetten sonra ani bir kararla çözüm sürecini sonlandırdığını belirterek konuşmasına devam eden Çekmeköy İlçe Başkanı Yücel Coşkun şunları söyledi. “Bizim yıllardır çözülme ve ihanet süreci dediğimiz olaya AKP bugüne kadar kulak tıkamıştı. Vatandaşlarımızda bizimle aynı görüşü paylaştığını 7. Haziranda sandıkta yaşadıkları hezimette fark ettiler. O gün AKP’ye desteklerini çekmişler ve “aklınızı başınıza almazsanız sizi iktidardan indiriyoruz” mesajları vermişlerdi. 7.Hazirana kadar PKK’yı neredeyse legalleştirmeye çalışan AKP bir anda çark etti ve çözüm sürecini bitirdi. Aslında bunlar koalisyon hükümetine sıcak bakmadıklarını ve erken seçim olacağının sinyalini de 7.Haziran akşamı Başbakan Davutoğlu’nun balkon konuşmasında vermişlerdi. 8. Haziran sabahı da Cumhurbaşkanı Erdoğan medya aracılığıyla “Çözüm süreci artık buzdolabındadır” mesajını gönderdi ve malum süreci ansızın bitirdi. Buradaki gerçek amacın, PKK ile birlikte milliyetçi oylara yönelik bir operasyon olduğunu kundaktaki bebekte gördü. Tek amaçları bir taşla kuş sürüsü avlamak olan AKP seçim beyannamesine ekonomik vaatlerini ekleyince istediği sonuca 1.Kasım seçimlerinde ulaştı” dedi.
KOPYALA YAPIŞTIR AKP
MHP’nin projelerinin çalındığını iddia ederek konuşmasına devam eden Başkan Yücel Coşkun, “1.Kasım seçimlerinde AKP’nin kamuoyuyla paylaştığı seçim beyannamesini bizim beyannamemizle bütün vatandaşlarımızın karşılaştırmasını istiyorum. Yıllardır çözüm odaklı ortaya koyduğumuz ne varsa AKP’nin seçim beyannamesinde yer almaktadır. Adeta kopyala yapıştır usulüyle hazırlanmış bir seçim beyannamesi olduğunu bütün vatandaşlarımız fark edecektir. Ekonomik bağlamda vatandaşlarımızın gerçekten mağdur durumda olduğunu ve mutlaka ciddi düzenlemelerin yapılmasını gerektiğini söyledik. Bu kapsamda öncelikle asgari ücretin minimum 1500 TL olması gerektiğini savunduk. Bunu kaynaklarıyla da ortaya koyduk. Bir zamanlar bizlere “böyle bir kaynak yok” diyenler taht elden gidince bir anda asgari ücretin net 1300 TL olacağını açıkladılar. Biz kimseye sadaka verir gibi gıda yardımı yapmayalım onun yerine hilal kart uygulamasına geçelim. Kimsenin onuru gururu incinmesin, herkes kendi ihtiyacını kendisi karşılasın dedik. Bunlar kaldırıp yapılan gıda yardımlarını artıracaklarını ilan ettiler. Tabi büyük bir çoğunluğu dar gelirli hatta açlık sınırının altında yaşayan vatandaşlarımızda 13 yıllık AKP iktidarının etkisinde kalarak, “Bunlar giderse bize kimse yardım getirmez, tamamen aç kalırız” korkusuyla yine AKP’ye oy verdiler. Açıkçası AKP sindirme, korkuyu ve baskıyı vatandaşlarımıza iliklerine kadar hissettirdi” dedi.
KEŞKE HEP DUYABİLSEK…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “400 milli ve yerli milletvekili istiyoruz” sözlerine de değinen Başkan Yücel, “Milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklarımın altında çiğnerim diyen bir ağızdan “MİLLİ ve YERLİ” sözünü duymak açıkçası bizleri çok sevindirdi. Keşke Sayın Cumhurbaşkanı sık sık “milli ve yerli” kelimesini sarf etse” dedi.
BU VATANI 30 KUPONA ALMADIK
Sözlerine başkanlık sistemini değerlendirerek devam eden Milliyetçi Hareket Partisi Çekmeköy İlçe Başkanı Yücel Coşkun Türkiye’nin söz konusu sisteme geçmek için hazır olmadığını, böyle bir durumda ülkenin bölünmeye sürükleneceğini söyledi. Bahsedilen sistemin içeriğini bile kimsenin bilmediği iddia eden Yücel şöyle devam etti. “İşin aslını isterseniz gündemden bir türlü düşmeyen başkanlık sisteminin içeriğini bırakın bizi, AKP’nin kendi milletvekilleri bile bilmiyor. Ancak eyalet sisteminden bahsedildiğini biliyoruz. Böyle bir sistem açıkça söylüyorum Türkiye’nin resmen bölünüp parçalanmasıdır. MHP var olduğu sürece biz buna kesinlikle izin vermeyiz. Biz bu vatanı 30 kupana almadık ki bir avuç çapulcuya bırakalım” dedi.
MİLLET DİKEN ÜSTÜNDE!
AKP iktidarında geçecek 4 yıllık süre zarfında Türkiye’de çok ciddi kutuplaşmaların olacağını iddia eden Yücel Coşkun konuşmasına şöyle devam etti. “Önümüzdeki süreç Türkiye’de insan haklarının ayaklar altına alınacağı en yoğun dönem olacak diye düşünüyorum. Medya gurupları, basın mensupları, basın özgürlüğü daha fazla baskı altında kalacak. Kim bilir belki sizinle bile son röportajımızı yapıyor olabiliriz. Ya da siz son defa bu röportajımızı kaleme alıyor olabilirsiniz. İşte bu kadar vahim bir tablo var ortada. Kutuplaşmaların dozu her geçen gün daha fazla artacak. Halk ekonomik dar boğazdan gına getirecek. Asayiş bozulacak vatandaşta huzur kalmayacak. Ha bugün, ha yarın savaşa giriyoruz diye bütün millet diken üstünde oturacak” dedi.
BOYNUMUZU HİÇ EĞMEDİK!
Sözlerinin sonunda halka verdiği mesajda dikkatleri bir kez daha çekmeyi başaran Çekmeköy İlçe Başkanı Yücel Coşkun, “MHP hiçbir zaman sandıkta aldığı oy oranlarıyla değerlendirilemez. MHP sadece etki alanıyla değerlendirmeye alınabilir. Biz milletin ta kendisi, biz milletin sesi, biz bu devletin ve milletin sigortasıyız. MHP bugüne kadar hiçbir ilkesinden ve doğrusundan taviz vermemiştir vermeyecektir. Nasıl ki bugüne kadar devletin ve milletin menfaatine dik durduysak, yarında başımızı kimsenin önünde eğmeyeceğiz. Ve son olarak vatandaşlarımıza diyorum ki; MHP olduğu sürece hiç kimse endişeye ve umutsuzluğa kapılmasın” diyerek sözlerine son verdi.