15 Temmuz 2016 askeri darbesi FETÖ ve işbirlikçisi faşistlerin suçüstü yakalandığı bir girişimdir. Benim gibi bazı gazeteciler Feto ile işbirliği yapan general ve amirallerin darbe hazırlığı içinde olduklarını aylar öncesinden defalarca dile getirmişlerdir. “Kamikaze Fetullahçı Darbe” ve “Silahlı Kuvvetlerde Fetullahçı Yapılanma” başlıklı yazılarımla hükümeti uyarmış ve gerekli tedbirlerin alınmasına vesile olmuştum. Makalelerimde şöyle diyordum: “Halkımızın bilmesi gereken çok önemli bir darbe planı var. Her ne kadar bu darbe başarısız kalmaya mahkûm olsa da ülkemize vereceği zarar pek büyüktür. Bu yüzden –kamikazediyorum zira bir daha kolay kolay belimizi doğrultamayız. Zaten Amerikan kökenli darbelerin asıl amacı da budur. Onlar Fetullah’ın kara kaşlarını sevdikleri için değil, güçlü ve büyük bir Türkiye’yi istemedikleri için darbeleri desteklemektedirler…” Bu yazılar sayesinde uçaklar ve tanklar ile halkımıza karşı yapılan saldırılarda çok az kaybımız olmuştur. ABD’nin önderliğinde FETÖ başta olmak üzere bütün darbeci ve faşist unsurlar birlikte hareket etmiş ancak 254 vatan evladını şehit etmişlerdir. Yazmış olduğumuz yazılar Ak Parti hükümetini uyandırmış olmalı ki darbe günü ve gecesinde birçok ilde halkımız organizeli bir şekilde hareket ederek zırhlı birliklerin giriş çıkışlarını kapatmaya muvaff ak olmuşlardır. Hatta bir baskın ile Genelkurmay Başkanlığı darbecilerin elinden alınabilmiştir. Zamanın Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “geliyor görünmekte olan” darbeye karşı gerekli tedbirleri almakta oldukça pasif kalmıştı. Yaptığı en önemli icraat; devlet bürokrasisini kilitleyerek kendi otoritesini pekiştirmeye çalışmaktı. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan göz göre göre gelen bu Fetocu darbeye karşı bazı tedbirler almıştı. Erdoğan, darbeyi önleyebilmek için öncelikle Ahmet Davutoğlu’nu istifaya zorlamış ve devletin darbe veya bir kriz anında ayakta kalabilmesi için acil uygulamalar getirmişti. Fakat başta yargı ve silahlı kuvvetler üzerinde etkisi çok azdı. Zira 15 Temmuz darbesine katılan hâkim, savcı, general ve amiraller; darbe karşıtlarından sayıca çok fazla idiler. Nitekim darbe gecesi işlerin yolunda gitmediğini gören çok sayıda hakim, general ve amiral saf değiştirerek halkın yanında yer almışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Davutoğlu yerine Başbakan seçilen Binali Yıldırım, darbeden bir müddet önce Yüksek Askeri Şura toplantısında 750 Fetocu subayın ordudan atılacağı şayiasını çıkarmıştı. Bu nedenle paniğe kapılan FETÖ yöneticileri Kasım ayında yapılması düşünülen darbe girişimini öne aldılar. FETÖ ve darbeci askerler arasında panik büyümüştü. Darbenin koordinatörlüğünü üstlenen Adil Öksüz ve bazı generaller sık sık ABD’ye gidip FETÖ elebaşı Gülen ile görüşüyor ve hükümetin Fetocu kıyımı başlatacağından dolayı endişelerini dile getiriyorlardı. Silahlı kuvvetlerde çeşitli kumpaslarla dindar ve vatanperver askerler bir şekilde ordudan atılmış subayların önemli bir kısmı FETÖ örgütünün oyuncağı olmuştu. Hatta bir gazeteci “Eğer Fetocuları Hava Kuvvetlerinden atarsanız F-16’ları uçuracak pilot kalmaz” diyebilmişti. Ak Parti hükümeti, ABD ve faşistlerin devleti ele geçirdiğinin nihayet farkına varmış devletin bu vatan hainlerinden temizlenebilmesi için her ilde tedbirler almaya başlamıştı. Bu maksatla tarihi hangi gün olacağı bilinmeyen bu darbe için sivil organizasyonlar kurulmuştu. Zaten 15 Temmuz günü darbe yapanlar; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük iller dışında kamu kurumlarını ellerine geçirememişti. Bu illerdeki kamu yöneticileri, genellikle darbenin alacağı sonucu beklemeye başlamışlardı. Devlet istihbarat kurumları tarafından darbe saati nihayet tespit edilmişti. 16 Temmuz 2016 sabahı erken saatlerde herkes uyurken bu hain darbe yapılacaktı. Bunun üzerine hükümet; bir plan daha yaparak darbe saatinin öne alınmasını sağlamıştı. Güya bir helikopter pilotu darbe yapılacağını Milli İstihbarat Teşkilatına gelerek bildirmişti. Bu nedenle bütün askeri birliklerde alarm verilmiş askeri uçuşlar yasaklanmıştı. FETÖ yöneticileri iyice panik olmuş gece yarısı yapılması planlanan darbe için acil olarak akşam saatlerinde harekete geçmişlerdi. Çok aptalca bir tutumla eski adıyla Boğaziçi şimdiki adıyla 15 Temmuz Köprüsünün bir yönünü tanklarla trafiğe kapamışlardı. Bu nedenle askeri darbe erkenden deşifre olmuş darbeye karşı organize edilen kamu ve sivil organizasyonlar harekete geçmişti. Acilen belediye araçları zırhlı birliklerin girişlerine çekilerek tankların çıkışı önlenmişti. Bazı askeri havaalanları da aynı şekilde ağır araçların park edilmesi suretiyle uçuşa kapatılmıştı. Deniz Kuvvetlerinde ise tam bir panik yaşanıyordu. Darbeci amiraller savaş gemilerine bağlandıkları limandan hareket etmeleri emrini vermişlerdi. Silahlı kuvvetlerde darbe taraftarı olduğu halde gelişen bu durum birçok askeri rahatsız etmişti. ABD ve FETÖ menfaati için ortalığın kan gölüne döneceğini fark eden askerler halkın tarafına geçmeyi kendi menfaatlerine uygun buldular. Bu nedenle 15 Temmuz darbesine karışmadılar. Fakat hükümet tedbirlerini almış tam bir ay müddetle halkı sokağa çıkararak yeni bir darbe olmasını önlemişti. Bu yazdığım olaylar 80 milyon halkımızın gözü önünde gerçekleşmiştir. Fakat bir türlü bu açıklıkta dile getirilmemiştir. Zaman geçtikçe bu yazdığım hususlar bir bir ortaya çıkmakta FETÖ ve işbirlikçisi kurum ve kuruluşlar net bir şekilde belli olmaktadırlar. Elbette daha dile getirilmeyen nice gizli kalmış hususlar da vardır, vesselam…