İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye'ye dair yaptığı son açıklamada, ülkenin güneyinde bir silahsızlandırılmış bölge oluşturulmasını talep etti.

Ayrıca İsrail'in Suriye'deki Dürzilerin güvenliğini koruyacağını ve onların garantörü olacağını ilan etti.

Netanyahu, İsrail ordusunun yeni işgal edilen bölgelerde süresiz olarak kalacağını ve HTŞ ile yeni Suriye ordusuna bağlı güçlerin Dera, Kuneytra ve Süveyda vilayetlerine girişine izin verilmeyeceğini açıkladı.

Bu açıklamanın ardından İsrail Dışişleri Bakanı, Brüksel'de Avrupalı yetkililerle yaptığı toplantıda Suriye'ye dair bir söylem geliştirdi:

"Suriye’deki yeni hükûmet, İdlib’den gelip güç kullanarak Şam’ı ele geçiren İslamcı, cihatçı bir terör örgütüdür. Esed'in gitmesine seviniyoruz ama yeni hükûmet konusunda da gerçekçi olmalıyız."

Dürziler ikiye bölünüyor

 

Netanyahu'nun Dürzilerle ilgili açıklamasının aynı günü, Süveyda vilayetindeki bazı Dürzi askeri gruplar, Süveyda Askerî Meclisi’ni kurarak otonomi talebinde bulundu.

Basında bu yapı "eski rejim yanlısı birlikler" olarak tanımlansa da bu doğru bir bilgi değil.

Benim kaynaklarıma göre, Süveyda Askerî Meclisi’ni kuranlar, CENTCOM ile irtibat hâlinde olan Dürzi unsurlar.

CENTCOM’un, YPG ile bazı Dürziler arasında bir koordinasyon sağlamaya çalıştığını bizatihi Dürzi liderlerden duymuştum.

Görünüşe göre İsrail de bu süreçle bağlantılı.

Bu gelişmelerin ardından Dürziler fiilî olarak ikiye bölündü:

Bir yanda dinî lider Şeyh Hicri, otonomi taleplerini yineledi.

Diğer yanda is, aralarında Leyt Baluş gibi önemli isimlerin bulunduğu bazı Dürzi dinî ve askerî liderler, Ahmed Şara'yı ziyaret ederek İsrail’in açıklamalarını reddettiklerini ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduklarını belirttiler.

Leyt Baluş, Dürzilerin en büyük askerî gücü olan Şeyh Karame grubunun lideri olduğu için bu bölünme Süveyda’daki dengeleri ciddi şekilde etkileyebilir.

Süveyda vilayetinde birçok Dürzi STK, İsrail karşıtı gösteriler organize etti.

İsrail’in gerçek planı ne?

İsrail basınından Yediot Ahronot gazetesinin özel kaynaklara dayandırdığı habere göre, İsrail hükûmeti Türkiye ve Suriye'ye bir mesaj gönderdi.

Habere göre İsrail, işgal ettiği yeni bölgelerde kalıcı olma niyetinde olmadığını ancak bunun için Türkiye’nin garantör olacağı yeni bir güvenlik mekanizması kurulması gerektiğini belirtti.

Bu mekanizma, Suriye’den İsrail’e yönelik herhangi bir tehdidin engellenmesini amaçlıyor.

Eğer bu haber doğruysa o zaman İsrail’in kamuoyuna açık hamleleri ile kapalı kapılar ardındaki diplomatik adımları arasında ciddi bir farklılık var.

Benim anladığım kadarıyla İsrail, Suriye konusunda Türkiye ile bir anlaşmaya varmak istiyor.

Suriye'yi baskı altına alarak Türkiye’nin İsrail’in güvenlik kaygılarını gidermesini amaçlıyor.

Türkiye’nin Suriye’deki rolünün farkında olduğu için Ankara’nın İsrail karşıtı bir pozisyon almasını engellemek istiyor.

Büyük bir pazarlığın zeminini hazırlıyor.

Bu anlaşma olur mu, olmaz mı, ayrı bir tartışma konusu.

Ancak İsrail’in attığı bu adımlara karşılık Türkiye’nin en kısa sürede Suriye’de askerî üs kurması ve Suriye hava sahasını kontrol altına alması gerektiğini düşünüyorum.