Suriye’de birçok etnik ve dinî azınlık bulunuyor. Bana göre, bu azınlıklar arasında önümüzdeki geçiş süreci açısından en stratejik öneme sahip olan Dürzilerdir.

Genellikle kamuoyunda diğer azınlıklar daha fazla öne çıkarılıyor ancak bu bence yanlış bir okuma.

Örneğin, Suriyeli Türkmenler önümüzdeki süreçte önemli bir rol oynayacaklardır. Ama siyasi süreci sabote etmeyeceklerdir.

Suriye’deki Hristiyanlar, Nusayriler ve İsmaililer ise geçiş sürecinde bir veto gücüne sahip değiller. Aynı şekilde, Suriyeli Kürtlerin de siyasi süreçte karar alıcı bir rol üstlenmesi zor görünüyor.

Kürtler adına konuşma yetkisi olmamakla birlikte YPG terör örgütü de kazanımlarını koruyamayacak. Belki bazı pazarlıklar yapabilirler ancak günün sonunda askerî olarak başı ezilebilecek bir aktör konumundalar.

Bu konuda bu kadar net öngörülerde bulunabilmemin iki temel sebebi var:

1.    Bu azınlıkların hiçbirinin coğrafi bütünlüğü yok. Yaşadıkları bölgeleri büyük ölçüde Sünni Araplarla paylaşıyorlar.

2.    Bu azınlıkların, Şam yönetimine karşı savaşabilecek askerî güçleri bulunmuyor.

Nusayrilerin sahip olduğu tüm askerî kapasite, büyük ölçüde rejimin eski unsurlarından ibaret.

Suriyeli Kürtlerin ise iki askerî gücü var: YPG ve Roj Peşmergeleri. Ancak Roj Peşmergeleri Irak’ta bulunuyor ve sahada bir varlık gösteremiyor.

YPG ise hem coğrafi konumu hem de uluslararası dengeler nedeniyle Şam ve Türkiye tarafından imha edilme riskiyle karşı karşıya.

Gerçek ve kalıcı bir askerî güce sahip olan tek azınlık Suriyeli Türkmenler; ancak onlar zaten yeni Suriye ordusunun ayrılmaz bir parçası.

 

Dürziler

Dürziler, Süveyda vilayetinin yaklaşık %95’ini oluşturuyorlar. Nüfusları büyük olmasa da homojen bir yerleşim alanına sahip olmaları onları diğer azınlıklardan farklı kılıyor.

Süveyda’ya yaptığım ziyaret sırasında Dürzi askerî grupları ve dinî liderleriyle görüşme fırsatım oldu. Üç temel talepleri var:

1.    Dürzi askerî grupların kâğıt üzerinde Suriye ordusuna katılması; ancak seçimler yapılana kadar bağımsız askerî varlıklarını korumaları.

2.    Suriye’nin demokratik ve seküler bir anayasaya sahip olması.

3.    Süveyda’ya özerkliğe benzer bir statü tanınması.

Dürzileri Suriye’deki diğer tüm etnik azınlıklardan ayıran en önemli unsur, İsrail’in Dürzilere yönelik bir güvenlik garantisi bulunmasıdır.

Ayrıca Dürziler arasında YPG terör örgütü ile doğrudan işbirliği yapan ve koordinasyon geliştiren yapılar da mevcut.

Bu yüzden Dürziler ikna edilmezse siyasi süreci veto etme gücüne sahipler. Bu nedenle, Dürzilerle bir uzlaşı sağlanması zorunlu görünüyor.

Esed rejiminin devrilmesiyle birlikte, Dürziler içinde özerklik talep eden figürler ön plana çıktı.

Ancak geçmişte rejimle birlikte çalışan ve özerklik fikrine karşı olan Dürzi gruplar hâlâ Süveyda’da varlıklarını sürdürüyor.

Eğer yeni Suriye yönetimi, bu eski rejim yanlısı Dürzi gruplarıyla koordinasyon sağlayabilirse Dürziler ikna edilebilir.

Süveyda’da görüştüğüm sivil halkın en çok rahatsız olduğu iki yapı ise yukarıda belirtilen üç temel talebi dile getiren Dürzi askerî gruplar ve dinî liderlerdi.