Yeniden sizlere Suriye’den yazıyorum. Bu sefer Suriye’ye geçer geçmez Lazkiye ve Tartus’taki Nusayrilerle görüşmeler gerçekleştirdim.
Nusayriler, Esed rejiminin yıllarca tabanını oluşturdu. Rejimin işlediği binlerce savaş suçuna karşı büyük ölçüde sessiz kaldılar. Suriye’de savaş suçlarını en çok işleyen Şebbihalar Nusayrilerden oluşuyordu.
Ben Suriye’nin geleceği hakkında daha iyi öngörülerde bulunmak için bu azınlık hakkında bilgi edinmenin faydalı olacağına inanıyorum.
Başlamadan söyleyeyim; benim görüştüğüm Nusayriler tüm Nusayrileri temsil etmez elbette.
Zulmün farkında değiller
Yaptığım görüşmelerde neyin olmadığını bariz bir şekilde gördüğümü söyleyeyim; farkındalık ve öz eleştiri.
Görüştüğüm Nusayriler Esed rejiminin yıllarca diğer Suriyelilere yaşattığı zulüm, işkence, ölüm ve acıların farkında değiller. Yıllardır Suriye’de insanların kamplarda yaşadığı zorlu şartlardan habersizler. Hatta zaman zaman umursamadıkları hissine de kapıldım.
Lazkiye ve Tartus’tan görüştüğüm tüm Nusayriler, söylem olarak Esed rejiminin çok sayıda suç işlediğini ifade ediyorlar. Kendilerinin de rejimin zorbalığı altında inlediklerini anlatıyorlar. 50 yıl sonra ilk defa açıktan özgürce konuşabildiklerini söylüyorlar.
Ama asla ve asla geçmiş 14 yılda Nusayriler olarak yaptıkları hatalardan bahsetmiyorlar. Bir suçluluk duygusu içinde değiller. Suriyelilerin yıllardır yaşadığı zorluklar hakkındaki fikirleri çok kısıtlı.
İnsanların işkence altında öldüğü, donarak öldüğü ve açlıktan öldüğü Suriye’de en büyük zulmün ifade özgürlüğünün kısıtlanması olduğundan bahsediyorlar.
Peki yeni dönemi nasıl görüyorlar?
En çok Ahmed el Şera’ya güveniyorlar. Bir liderin olmasından memnunlar.
Ancak yeni yönetimin, onları karar alma süreçlerine dâhil etmediğinden şikâyetçiler. Ülke için kalıcı kararlar alındığını ve bu önemli kararları medyadan duyduklarından bahsediyorlar.
Esed rejiminin yıllardır şişirdiği ve aylık 20 dolar maaş verdiği devlet memurlarının görevden çıkarılmasını eleştiriyorlar. İnsanların ailelerini nasıl geçindireceğini soruyorlar.
Bu memurların gerçekten çalışmadığından veya asıl mali gelirin, devlet memurluğu sayesinde alınan rüşvetlerden oluştuğuna değinmiyorlar.
Diğer ve belki de en önemli mesele ‘geçiş adaleti’ diye isimlendirilen süreç. Malum yıllarca Suriye’de çok sayıda suç işleyenlerin cezalandırılması gerekiyor.
Nusayriler de bu gerekliliği teyit ediyorlar. Suçlular yargılansın diyorlar. Ama bu sürecin bir cadı avına dönüşmesinden endişeliler; bu sebepten dolayı belirli ve şeffaf kriterlerin oluşturulması gerektiğini savunuyorlar. Suçluların özel oluşturulacak bir hâkim heyeti tarafından yargılanmasını istiyorlar.
Özellikle Nusayri köylerinde yeni Suriye ordusunun güvenlik operasyonlarından rahatsızlar. Zaman zaman yargısız infazların uygulandığından şikâyet ediyorlar fakat bunu söylerken yıllarca Nusayri oldukları için elde ettikleri özel ihtimamlardan asla bahsetmiyorlar veya eski rejim unsurlarının Nusayri köylerinde saklandığından ya da onlarca yeni Suriye ordusu mensubunun rejim hücreleri tarafından öldürüldüğünden de söz etmiyorlar.
Nasıl bir Suriye istiyorlar?
Bu sorunun cevabı çok net. Seküler ve demokratik bir Suriye istiyorlar.
Benim görüşüm:
Nusayrilerin Esed rejimi dönemindeki rolleriyle yüzleşmeden talepkâr olmaya devam etmeleri doğru değil. Bu durum, önümüzdeki süreçte yeni sosyal sorunlara yol açabilir.