CHP’nin kurmuş olduğu faşist eğitim sistemi her 8-10 yılda bir askeri darbelere neden olmaktadır. Halkın oyları ile asla iktidara gelemeyeceğini bilen CHP yöneticileri, ülkemizi ateşe atmak pahasına cuntacı askerleri daima desteklemişlerdir. En son 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ örgütünün elebaşılığı ile gerçekleştirilmek istenen askeri darbe de bu sürecin hala devam ettiğini göstermektedir.

Halkımızın bilmediği ve öğretilmek istenmeyen darbelerden bir tanesi 12 Mart 1971 darbesidir. Aslında bu darbe “27 Mayıs 1960 albaylar cuntasının” kendi aralarındaki iktidar mücadelesinin gizli kalmış bir yansımasıdır.  

“12 Mart Muhtırası” olarak bilinen ve Hükümetinin istifası ile sonuçlanan askeri darbe; aslında gerçekleşmeyen 9 Mart 1971 darbesinin devamıdır. Talat Aydemir’in 22 Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963’te gerçekleştirdiği darbe teşebbüsü, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün diğer generallere verdiği “darbeye katılmayın” talimatı ile başarısız kalmıştır. Hâlbuki CHP, 27 Mayıs’ta darbeci askerleri desteklemiş hatta kışkırtıcılığını yapmıştır.

Bu durum CHP yöneticilerinin silahlı kuvvetler ile organik bağının bulunduğunu apaçık bir şekilde göstermektedir. Halkın seçtiği liderlere karşı cuntacı askerleri destekleyen CHP, kendi liderleri iktidarda olunca darbeye karşı çıkmaktadır. Bu durum; CHP’nin demokratik değerlere karşı ne derece iki yüzlü bir politika yürüttüğünü göstermektedir.

Tarihe 12 Mart 1971 adıyla geçen ve başarılı olan bu darbe ile Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur’un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra vererek hükümeti istifa ettirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde meydana gelen dördüncü; başarılı olmuş ikinci ve emir-komuta zinciri içerisinde yapılmış ilk askeri darbe eylemidir.

Bu darbenin bilinmeyen kısmı ise şu şekildedir. 12 Mart muhtırası verilmemiş olsaydı, TSK içinde kurulmuş olan ve başında Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun bulunduğu gizli askeri cunta, fiilen 9 Mart 1971 tarihinde darbe yapacaktı. Cunta içine sızmış ve önemli görevler üstlenmiş kişiler vasıtası ile darbe önceden haber alınmış ve darbeye adı karışan ve Orgeneral rütbesinden daha kıdemsiz olanlar re’sen emekliye sevk edilmişlerdir.

12 Mart 1971 darbesine giden süreçte darbeci askerler, Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim gazetesi etrafında toplanıyorlardı. İçlerinde 27 Mayıs Darbesini yapan Millî Birlik Komitesi’nin gerçek lideri Madanoğlu’nun da bulunduğu “Milli Demokratik Devrimciler”, o dönemin siyasi partilerinin demokrasi anlayışının bir oyalamaca olduğunu ileri sürerek ulusçu-devrimci yöntem olarak ifade edilen ilkeler doğrultusunda parlamento dışı muhalefeti savunuyorlardı. Devrim gazetesinin genel yayın yönetmeni Hasan Cemal çok sonraları anılarını anlattığı “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” adlı kitabında o zamanki maksatlarının “ulusalcı” subayları ikna ederek onlarla birlikte bir “Milli Demokratik Devrim” darbesi yapmak olduğunu yazmıştı.