Bu can bu tende durdukça önüme açılan her kapıda, yöneticilere anayasal görevlerini yapmaları için hatırlatmalarda bulunacağım. Şimdiden hazırlık yapmalarında fayda vardır. 5. Günümüzdeki toplumsal sorunların kaynağında anne şefkatinden mahrum kalmış çocuk eğitiminin büyük rolü vardır. Hiçbir anaokulu ve gündüz bakımı kreşleri, anne şefkatini veremez. Şefkat göremeyen bir insanın merhametli olmasını beklemek ise bir ham hayaldir. Anaokulu ve benzeri kurumların çoğalmasını teşvik etmek yerine ailenin güçlenmesine yol açacak olan ve halen de başarılı bir şekilde devam eden “konut edinme” teşviklerine çok ihtiyaç vardır. Fakat faiz ile helal kazancı kirletmeden şartıyla... Suç oranının düşmesini istiyor isek evlerinde anne sevgi ve şefkati ile büyüyen insanlar yetiştirmek zorundayız. 6. İsraf ve günümüzde bir hastalık haline gelen tüketim alışkanlıkları, aile bütçesini yok etmektedir. Çalışan kadınlar tasarruf yapmak yerine bilakis tüketim tuzağına çok kolay düşebilmektedir. Ev hanımları ise tasarrufun en güzel şeklini yapma konusunda mahirdirler. Giyim, gıda masrafl arı, eğitim ve temizlik harcamaları gibi aile harcamalarının çok büyük bir kısmını ev hanımları sayesinde sürdürülebilir hale getirmek mümkündür. Aksi takdirde 2008 yılında ABD’de başlayan bütün dünyayı saran, ev ipoteklerinin ödenmemesi krizi gibi krizler kapıda beklemektedir. Bu konudaki en önemli çareyi ev hanımları bulmuş ve göstermektedirler. 7. Kadınları çalışmaya zorlamak İslam dinine göre kabul edilemez bir tutumdur. Kadın isterse çalışabilir onlar için bir yasak yoktur. Fakat bir Müslüman erkek karısını çalışmaya zorlayamaz. Keza % 99’u Müslümanlardan meydana gelmiş bir ülkenin yöneticileri de maişet için kadınları çalışma hayatına girmeye zorlayamaz. Bu acı gerçekten ne yazık ki birçok kamu görevlisi ve siyasetçi bihaberdir. Allah ıslah etsin, ne diyeyim ki… 8. Sayısı her geçen gün artan boşanma olaylarının en önemli sebeplerinden bir tanesi kadınların çalışma hayatına zorla sokulmasıdır. Kadınlar bu konuda devletin desteğini bir yere bırakın bilakis baskıları ile karşı karşıya kalmaktadır. Modernitenin dayattığı “kadınlar çalışmak zorundadır” kuralına karşı aileyi korumakla görevli bürokratların hiçbir çabası olmamaktadır. Boşanmalar sonunda ortaya çıkan parçalanmış ailelerin meydana getirdiği sosyal yaraların kapanması öyle üç beş kuruşluk para ile onarılamamaktadır. Hâlbuki aileyi güçlendirecek olan “anneliğe saygı” anlayışı en önemli şifa kaynağıdır. Bunu görmeyen ve bilmeyen insanlar kolayca boşanıp hem kendilerini hem de toplumu büyük bir çıkmazın içine sokmaktadırlar. 9. Eşliği teşvik eden hayasız Batı toplumu, her türlü kirli medya araçları ile ailemizi e toplum düzenimizi yıkmaya çalışmaktadır. Yetmedi hükumetin bazı milletvekilleri televizyon ve medya programlarında eşleri açıkça savunmaktadır. İğrenç sahnelerin bulunduğu sinema filmlerini övmekte ve defalarca bunu izlemeye gittiğini savunmaktadır. Yaptığı fena işlerden dolayı özür dilememekte ve geri adım almamaktadır. Böylesine pervasız siyasetçiler terfi ettirilerek Meclis gurup başkanvekili görevine terfi ettirilmektedir. Anayasanın 41. Maddesine göre ailemizi korumaktan sorumlu hükumetin bu büyük hatalardan sakıncası gereklidir. Bunlar ilk başta akla gelen birkaç husustur. Bu maddeleri çoğaltmak mümkündür. Devletimiz kendisi ile çelişkiye düşmeyecek şekilde bu adımları atmakla yükümlüdür. Eğer kısa ve orta vadede çözüm için sunulan bu eleştiriler yine ciddiye alınmaz ise bu sefer sert ve okkalı sözlerle karşılaşılacağından dolayı şimdiden hazırlık yapması siyasetçilere başka bir tavsiyemdir, vesselam…