Ülkemiz bir günde üst üste 6 ve 7'nin üzerindeki şiddetlerde dört büyük deprem yaşadı. 10 ilimizde yaklaşık 20 milyon insanın yaşadığı bu bölgede adeta küçük bir kıyamet yaşadık. Bu depremler Allah’ın iradesi ve kudreti ile gerçekleşmektedir. Dünyanın fani olduğunu ve her an ölümün kapımızı çalacağını hatırlatmaktadır. Depremin esası budur. Elbette çok hikmeti de vardır. Bununla birlikte birçok insan farkında olmadan ABD propagandasına katılmaktadır. Derler ki; ABD'nin HAARP isimli bir merkezi vardır ve bu merkezde geliştirilen bir teknoloji ile depremler insan eliyle gerçekleştirilmektedir. Bu iddia özellikle FETÖ tarafından ortaya atılıp insanlarımız kandırılmaktadır. Yıllar önce Aydoğan Vatandaş isimli FETÖ sanığı ve suçlusu, bunu kitaplaştırmıştır. Maksat çok basittir. ABD'nin elinde öyle müthiş bir teknoloji vardır ki bunun ile 7 ve 8 şiddetinde depremler meydana getirebilmektedir. Bu akıl dışı iddia sahipleri yerin 20 kilometre altında 200 atom bombası şiddetinde bir enerjinin patlatılması gerektiğini bilmeyecek kadar cahildirler. Eğer belirli bir frekans yayarak deprem çıkarılacağı mümkün olsaydı ABD bunu öncelikle devam eden Rusya-Ukrayna savaşında Rusya'nin kritik tesislerinin bulunduğu bölgelerde çıkarırdı. Bunu düşünmeyecek kadar propagandalara kalmaktadırlar. Türkiye'yi işgal etmek için bir deprem çıkarıp sonrasında deprem kurtarma operasyonu ile ülkemizi işgal etmek kadar akildisi bir operasyon olamaz. Doğrusu şudur: ABD, kendisinin hala dünyanın süper gücü olduğunu ve kimsenin elinde bulunmayan gelişmiş teknoloji bulunduğunu göstermeye çalışmaktadır. Yandaşları ve uzantısı olan medya kuruluşlarında bu propagandayı yapmaktadırlar. Biz Muslumanlar böyle gülünç iddialara inanacak kadar saf değiliz. Zira Allah’ın izni olmadan yaprak dahi kımıldayamaz. Peki depremin esasını belirttik. Bunun hikmetleri nedir? İşte bir kısmını ifade etmeye çalışalım. Bediüzzaman, Sözler isimli kitabında bunların en onemli kısımlarından bahsetmistir. Şöyleki: "Küre-i Arz, hare ket ve zelzelesinde vahy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor. Bazan da titriyor. Birinci Sual: Bu büyük zelzelenin maddî musibe tinden daha elîm manevî bir musibeti olarak, şu zelzelenin devamından gelen korku ve me’yusiyet ekser halkın ekser memlekette gece istirahatını selbederek dehşetli bir azab vermesi nedendir? Yine manevî cevab: Şöyle denildi ki: Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde kemal-i neş’e ve sürur ile sarhoşçasına gayet heveskârane şarkıları ve bazan kızla rın sesleriyle radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi. İkinci Sual: Niçin gavurların memleketlerinde bu semavî tokat başlarına gelmiyor? Bu bîçare müslümanlara iniyor? Elcevab: Büyük hatalar ve cinayetler te’hir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler ta’cil ile küçük merkez lerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binaen ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı a’zamı, Mahkeme-i Kübra-yı Haşre te’ hir edilerek ehl-i imanın hataları, kısmen bu dünyada cezası verilir. Üçüncü Sual: Bazı eşhasın hatasından gelen bu mu sibet bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir? Elcevab: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fi ilen([2]) veya iltizamen([3]) veya iltihaken([4]) taraftar olma sıyla ma nen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet ve rir.