Kanal İstanbul, Türkiye’nin denizcilik alanındaki en önemli projelerinden bir tanesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylesine büyük ve önemli projeyi hayata geçirmeye çalışmış fakat devlet bürokrasisindeki gericiler yüzünden bu icraat hayata geçirememiştir.
Ne yazık ki görünüşte hükümete yakın gibi görünen bazı üst düzey memurlar, aslında Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) kafa yapısını taşımakta ve memleketin hayrına olacak her işi engellemektedirler.
Demokrasiye ve özgürlüklere inanmayan, devleti rakı sofralarından idare etmeye alışmış bu yobaz kafalı bürokratlar, halkın menfaatine olan hiçbir şeyi istemezler.
Sabetay Yahudilerinin okullarından yetişmiş ve FETÖ benzeri bir yapılanma içerisindedirler. Gerektiğinde soru çalarak kendi adamlarını en önemli konumlara getirmeyi başarmışlardır. Bu zihniyeti ve CHP’yi iyi tanımak lazımdır.
Türkiye’de iktidarda bulunduğu süre içerisinde neredeyse hiç taş üstüne taş koymayan CHP, İstiklal mahkemeleri süresince baş üstünde baş bırakmamıştır.
Osmanlı Devleti zamanından beri süregelen çok partili meclisi, muhalifleri temizledikten sonra tek partili hale getirmeyi başarmışlardır. Bu partinin liderleri ölene kadar siyasi iktidarda kalmış ve utanmadan uyguladıkları bu baskı yönetimini ve acımasız icraatlarını hala övebilmektedirler.
CHP ve bu anlayışa sahip bürokratlar, 2. Dünya savaşı sonucunda Batılı ülkelerin baskısı ile çok partili hayatı, biraz da zorlanarak kabul etmiştir. Nitekim “açık oy gizli tasnif” sayesinde çok partili hayata geçtiğimiz 1946 seçimlerinin hiçbir anlamı kalmamıştır. Fakat bu skandal seçimden sonra Türkiye Cumhuriyeti ilk defa demokrasi ile tanışmış ve Demokrat Parti (DP) iktidara gelerek 10 yıl boyunca iktidarda kalmayı başarmıştır.
Fakat CHP halkın seçtiği iktidara bir türlü tahammül edememişti. Orduyu kışkırtarak 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 tarihlerinde defalarca darbe yaptırmaya muvaffak olmuştur. Darbeci askerler ülkeyi demir yumrukla yönetmiş seçilmiş başbakan ve bakanları idam etmiştir.
En nihayetinde 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ ile işbirliği halinde suçüstü bir vaziyette yakalanmıştır. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, tankların üstüne çıkmak yerine kendisine yol verilmesini beklemiş İstanbul’da kahvesini yudumlayarak sonucu beklemiştir. 17 Temmuz sabahı darbenin başarısızlıkla sonuçlandığını görünce de bu sefer lütfen darbeye karşı çıktığını ifade etmiştir.
Askeri vesayetin devamı için Mecliste muazzam bir performans gösteren CHP, büyük çoğunlukla kabul edilen yasaları Anayasa Mahkemesi gibi demokrasiyi hazmedemeyen kurumlar vasıtası ile iptal etmeyi başarmıştır.
CHP yöneticileri, bu kadar iğrenç bir tarihi olmasına rağmen geçmişte yapılan faşist uygulamaları asla kınamamış temiz bir sayfa açmayı denememiştir. Buna mukabil Kanal İstanbul gibi ülkemiz açısından çok önemli bir projeyi rafa kaldırtmayı başarmıştır.