Lut Kavmi, sapkınlıkta ve ahlaksızlıkta eşi benzeri olmayan bir topluluktur. Öyle ki; Kuran’da Lut Aleyhisselamın bu kavme gönderildiği ve uslanmadığından bahsedilerek 12 Sure ve 74 Ayet ile Allah bizleri uyarmaktadır.

Kuran-ı Kerim’de dinin direği olan namaz ile ilgili olarak 88 Ayet vardır. Direkt olarak “salat” yani namazın önemi zikredilmektedir. Elbette dolaylı olarak namazın önemini anlatan başka Ayetler de vardır. Bu sayıları vermekten maksat Allah’ın rızasını kazanmak için Kuran’ın mesajlarını ve önem derecesini anlamaya çalışmaktır. Bunu biraz daha açalım:

Araf Suresi 80-84, Hud Suresi 74-83, Hicr Suresi 77, Enbiya Suresi 74-75, Şuara Suresi160-175, Neml Suresi 54-58, Ankebut Suresi 28-35, Saffat Suresi 133-138, Kaf Suresi 31-37, Necm Suresi 49-54, Kamer Suresi 33-39 ve Tahrim Suresi 10. Ayetlerinde işte bu sapkın kavim anlatılmaktadır.

Kuran Ramazan’da nazil olmuş yani indirilmiştir. Bu mübarek ayda Kuran okurken aynı zamanda tefsirlerine müracaat ederek manası üzerinde de düşünüp ibret almamız gerekiyor. Her konuda rehberimiz olan Kuran’da bu denli çok yer aldığına göre Lut kavmine ve sapkınlıklarına yer vermek ve uyanık olmak; kendisine Müslüman diyen her insanın üzerine bir borçtur.

Mesele bu kadar açık ve net olduğu halde devlet yöneticilerinde akıl almaz bir boş vermişlik ve vurdumduymazlık gözlenmektedir. Ankara’da yapıldığı halde ismini kirletmek için İstanbul Sözleşmesi adı verilen eşlerin sapkınlıklarını sıradanlaştırmayı ve aileyi yok etmeyi hedefleyen bir anlaşma imzalanmış ve hala uygulamaya devam etmektedir.

Başta devlet yöneticileri şu gerçeği görmek zorundadır. Toplumu yozlaştırmak için cinsiyetsiz bir nesil meydana getirmek ve güzel ahlaktan uzaklaştırmak için başta Siyonist kurum ve kuruluşlar, gecesini gündüzüne katarak çalışmalar yapıyorlar. Dine düşman ve feminist örgütlerde; kendilerine en büyük katkıyı sağlamaktadır. Özellikle CHP’li ve HDP’li kadınlar bu konuda başı çekmektedirler.    

Bu sapkınlar gürühu bazı Ak Partili kadın milletvekillerini de kendi saflarına katarak televizyonlarda “İstanbul sözleşmesini yapmamızın en önemli amacı kendini kadın olarak hissedenlere karşı şiddeti önlemektir” diyecek kadar ileri gidebilmiştir. Demek ki kadınlara benzemek isteyen eş sapkınları korumayı hedeflemiş zavallı siyasetçiler var. İşin kötüsü bunu söyleyenler şu anda çok önemli mevkilerde bulunabiliyorlar.

Anayasamız; aile ve çocuklarımızı korumaktan devleti sorumlu tutmuştur. Buna karşılık bütün devlet kurumları uykuya dalmıştır. Biz ne kadar bağırsak çağırsak da sağır olup sesimizi işitmemektedirler. Nihayet Diyanet işleri Başkanı görevi gereği bu sapkınlarla ilgili olarak uyarı yaptığı için linç girişimine tutulunca uzun zamandan beri sözlerimizin ne derece önemli olduğu bir parça anlaşılmış oldu. Lut kavminden binlerce yıl sonra bu sefer Avrupa Konseyinin oluşturduğu uzmanlar grubu “Kadına Yönelik Şiddet ve Hane İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” adını kullanarak Şeytanı dahi utandıran ahlaksızlık projesini yürürlüğe sokmuştur. İstanbul sözleşmesi ve buna uygun olarak çıkarılan yasalar aileyi yıkmayı ve sapkınlığı yaygınlaştırmayı hedeflemektedir. Bunu anlamak için zeki olmaya gerek yoktur.