92 Yıl önce ülkemizde bir kez daha çok partili hayata geçme teşebbüsü yaşanmış fakat CHP’den ayrılan siyasetçilerin kurmuş olduğu Serbest Fırka’nın kapatılması ile bu teşebbüs de başarısız kalmıştır.

CHP idarecileri, Serbest Fırka’yı kapatmakla kalmamış ayrıca gözdağı vererek halkımızın hürriyet ve özgürlük taleplerini de ezmişlerdir. Bu maksatla o yıllarda çok başvurulan kışkırtma eylemleri düzenlenmiş ve sonucunda çok partili hayata geçiş çabaları da boşa çıkarılmıştır.

Konu önemlidir zira ülkemizde demokrasi ve hürriyet taleplerinin nasıl boğulduğunu anlamak için bir fırsat sunmaktadır. Bu maksatla tarihin karanlıklarına hapsedilen Menemen’de yaşanan olaylar ile ilgili olarak 24 Aralık 2006 tarihinde önemli resmî belgeler yayımlamıştır.

Önceden “Büyük Erkân-ı Harbiye Riyaseti” olarak adlandırılan Genelkurmay Başkanlığı’na ait 26 Aralık 1930 tarihli belgeler; ibretli olaylar ile doludur. Olayların nasıl geliştiğini bir kez daha anlatmakta yarar vardır.

Bu vesile ile her geçen gün siyasi hayatımıza daha fazla atılan kadın siyasetçilere de görev düşmektedir. Çünkü kadın haklarının gelişimi, seçime katılma ve kadına şiddet konusunda cumhuriyetimizin ilk yıllarında yaşanan acı olayları da değerlendirme fırsatı bulunmaktadır.

Örneğin Cumhurbaşkanımızın kız kardeşi Makbule Atadan, her ne kadar yerel yönetimler için dahi olsa ülkemizde yapılan ilk çok partili seçime Serbest Fırka’nın kurucu ortağı olarak girmiştir. Konuyu çok yönlü bir şekilde ele alıp değerlendirmek ülkemizdeki hürriyet ve özgürlük hareketleri açısından önemlidir. Nitekim Fethi Okyar’ın başkanlığındaki Serbest Fırka, CHP’nin karşısında yer alarak özellikle Ege bölgesinde büyük başarılar kazanmıştır.

Başbakan İsmet İnönü bu muhalefet partisinin seçimlerdeki başarısını hazmedememiş kısa zamanda kurucusu olan Okyar’a baskı yapılarak partinin kendisini fesh ederek kapatılmasını da sağlamıştır. Fakat halkın demokrasi taleplerine fırsat verilmemesi için çok ciddi provokasyonlara da imza atılmıştır.

Mahkeme tutanakları ve Genelkurmay raporlarında; olayların daha önceden takip edildiği anlaşılmaktadır. Çeşitli vaatlerle kandırılan altı uyuşturucu müptelasının Menemen ilçesine gelerek yapmış oldukları eylemler; tereddütlere yer vermeyecek bir biçimde çok açık olarak vurgulanmıştır.

Üzerinde neredeyse hiç tartışılmamış bir konuya bu vesile ile yer vermek gerekiyor. Zira silahsız olarak kışkırtılmış topluluk üzerine gönderilen Asteğmen Kubilay ile ilgili olarak İlçe Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı Fahri’nin rolü ele alınmamıştır. Bu komutanın eylemcilerin elebaşı olan Derviş Mehmed’le bir süre konuşmuş olduğu raporlarda yer almaktadır. Fakat konuşma kayıtlara; “ikna edemedi” şeklinde geçmektedir. Yüzbaşı Fahri, sessiz ve uysal bir şekilde geri çekilmiş Jandarma Alayından asker istemekle yetinmiştir. Nitekim ilgili jandarma komutanlığı o sırada askerliğini yapmakta olan Öğretmen Kubilay’ı çok küçük bir müfreze ile kışkırtıcıların üzerine göndermiştir.

Toplumsal olaylara müdahale konusunda yeterli tecrübesi olmayan bu askerde; silâh, müfreze askerlerinde ise mermi yoktur. İşin daha kötüsü ise bu vatan evlatlarını kurbanlık koyun gibi ileriye süren Yüzbaşı Fahri hakkında hiçbir işlem yapılmadığı, raporlara geçmiştir.

İlgili raporlarda kendini Derviş Mehmet olarak tanıtan kişinin Manisa’da bir esrarkeş kahvesini mekân edindiği tespiti ile beraber; Asteğmen Kubilay’ın haince bir kışkırtma sonucunda şehit edildiği de ifade edilmektedir.

Genelkurmay tarafından Menemen’e gönderilen 1. Kolordu Komutanı Vekili Mustafa Muğlalı, olayla ilgili olarak kurulan Harp Divanında altı kişinin yaşattığı trajedinin faturasını Menemen halkına kesmiştir. Muğlalı, ilgili ilgisiz herkesi yargılamış sonuçta 35 kişiyi idam etmiştir.

Bir tanesi Yahudi olan 41 kişi ise çeşitli hapis cezalarına çarptırılmış yetmedi çeşitli illerimizde “irtica” kampanyası düzenlenmiştir. Sonuçta olaylarla hiçbir alakası olmayan birçok masum insan; asılarak cezalandırılmıştır, vesselam…