Bu kıyımda toprağı bol olsun bir ilahiyat profesörü ve meşhur zındık F. Gülen’in büyük rolü vardır. Zira “başörtüsü teferruattır” ve Kuran’da başörtüsü yoktur gibi sözler; bu denyoların işiydi. Faşistlere müthiş bir güç hatta kuvvet, moral ve motivasyon sağlamışlardı. Biz kavga gürültü ile “tam başörtüsü zulmünü kaldırdık” derken bu kavatlar tekere çomak sokmuş zulüm yeniden hortlamıştı.

İşte “seksenli yılların” kısa bir özeti budur. Meşhur Tv dizisinin yapımcıları, benim bu sözlerimi de senaryo haline getirip yayınlaması gerekir. Çünkü toplumun çok büyük bir kesimi bundan etkilenmiştir. 

Gelelim seksenli yılların bir de iyi tarafına. Bizim “Minik Yobaz”yani Aldıkaçtı, bir kehanette bulunmuştu. HeleneCarrereD’encausse isimli bir yazarın “Parçalanan İmparatorluk” isimli kitabını eline alıp göstererek;“Sovyetler Birliğinin bölüneceğini” söylemişti.1984 yılında böyle bir şeye kimse inanmazdı. Hele hele Nazım Hikmet gibi Marksistlerin yetiştiği Deniz Harp Okulunda bunu söylemek dahi cesaret isterdi.

Fakat Minik Yobaz’ın ikna kabiliyeti çok güçlüydü. Derslerde Marksist öğrencilerle dalga geçmek için konular açar, komünizmi yerin dibine batırırdı. Bir gün “Parçalanan İmparatorluk” kitabını getireceğini söylemişti Netekim parasını veren öğrencilere epeyce bir kitabı satmıştı. Lakin okusa da kimse ikna olup böyle bir şeyin olacağına inanmıyordu.

Gel zaman git zaman; 1990 yılında savaş gemileri ile Sovyetler Birliği’nin Sivastopol askeri limanına gittik.Sovyet Donanmasıev sahipliğinde dostluk törenleri yaptık. Hatta tören kıtası komutanı olarak Panorama’da geçiş merasiminde bulundum. 

Fakat bu ziyarette şunu anlamıştık ki Sovyetler Birliği parçalanıyordu.  Meçhul asker anıtı önünde yapmış olduğumuz tören aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin mezar taşını dikme töreniydi. Netekim aynı yıl Sovyetler Birliği tam 15 parçaya bölündü. Bunlardan 5 tanesi Türk Devletiydi ve Azerbaycan hariç tek bir kurşun atmadan bağımsızlıklarına kavuşmuşlardı.

Komünist Partinin Lideri Gorbaçov, Glasnost ve Perestroyka adı altında girişimlerde bulunmuş batmakta olan Sovyet ekonomisini kurtarmaya çalışmıştı. Lakin Afganistan ve Çeçenistan yenilgileri bir de Türk Savaş Gemilerinin Sivastopol ziyareti Gorbaçov’un girişimlerini boşa çıkarmıştı. 

Evet, Minik Yobazın kehaneti tutmuştu. Bundan sonra da benzer bir durum yaşanacaktır. Zira Rusya’nın ekonomik durumu Kırım İşgali nedeniyle uygulanan ambargolardan dolayı perişan durumdadır. Tek nefes borusu olan ve kendisine ambargo uygulamayan Türkiye ile yeniden ilişkilerini düzeltti ve Rusya Federasyonunun ömrünü bir parça daha uzatmaya muvaffak oldu.

Rusya Federasyonu halen 21 devletten ve toplamda 88 özerk yapıdan meydana geliyor. Bu yapılar adlarını çoğunluğu oluşturan etnik unsurların isimlerinden alıyorlar. Tataristan, Başkırdistan, Karelya vs. gibi birçok federasyonu var. Bunların ayrı bir meclisi hatta başbakanı bile var. Çeçenistan’da Kadirov gibi kukla başbakanlar olduğu gibi dişli ve azınlık haklarını savunan yöneticiler de var. 

Bunlar Rus ekonomisinin felç olması halinde Federasyonda bir gün dahi durmazlar. Eğer petrol fiyatlarındaki düşük fiyat devam eder hatta bu seviyelerde kalır ise petrol ve doğalgaz dışında hiçbir geliri olmayan Rus ekonomisinin buna dayanma ihtimali yoktur. 

Eğer Trump akıllı davransa Çin’den önce Rusya’nın işini kolayca bitirebilir. Bu kapitalist vahşi Batı, akbabalar gibi ilk fırsatta Rusya’nın başına üşüşmekten çekinmez. Bundanhiç şüpheniz olmasın.

İşte yakın bir gelecekte Minik Yobazın kehanetine benzer bir durum Rusya’nın başındadır. Türkiye ile iyi ilişkileri devam ettirmek herkesten daha fazla Rusya’nın işine gelmektedir. % 20’si Müslüman olan bu ülke Türkiye ile iyi ilişkileri sayesinde Avrupa denkleminde söz sahibidir ve güç gösterişine girebilmektedir. Yoksa kâğıttan kartona benzeyen Rus ekonomisi rekabetçilikten yoksun olduğu ve devletçi ekonominin sıkıntılarına maruz kaldığı için zor durumda kalmaya devam edecektir, vesselam…