Günümüzde” ibadet özgürlüğü nasıldır” bilmiyorum lakin darbe yıllarında askeri birlik ve gemilerde Ramazan ayı çok zevkli geçerdi. Yanlış anlaşılmasın Ramazan ayının zevkli geçmesinin sebebi zorla dayatılan engellerdi. Benim gibi askerler din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bu zorbalıkları aşmak için oldukça idmanlıydık. Yaşadığımız olaylar ve karşı karşıya kaldığımız güçlükler Ramazan ayını bir başka şekilde güzelleştirirdi. Çünkü zorluklara karşı yapılan ibadetlerin ayrı bir güzelliği vardır.
Bazı askeri gemilerde bazı çok bilmiş komutanlar dini konularda da ahkâm keser askerlerin namaz ve oruç gibi ibadet ihtiyaçlarını engellemeye çalışırdı. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen akıldışı ve bir o kadar cahilce uygulamalar ve davranışlarla karşı karşıya kalırdık.
Savaş gemilerinde yaklaşık olarak 10 yıl görev yaptım. Bu süre içinde bazı sorunlar yaşamış olsam da çok şükür hiç ara vermeden orucumu tutabildim. Gemilerde oruç tutmak göründüğü gibi kolay değildir zira çeşitli bahanelerle orucumuzu bozmamız istenirdi. Koskoca savaş gemisinde sadece birkaç kişinin oruç tutabildiği günleri de yaşamıştım.
Askeri okul süresince yaşadığım tecrübeler ve özellikle dini konularda şahsıma karşı yapılan soruşturmalar bende ters etki yapmıştı. “İnceldiği yerden kopsun” anlayışı ile hareket ederdim. O yıllarda şöyle düşünüyordum:
Eğer beni namaz kıldığım veya oruç tuttuğum için ordudan atarlarsa gider ticaret gemilerinde çalışırdım. Daha iyi şartlar altında emeğimin karşılığını alma imkânım vardı. Bu nedenle kimseye karşı yüzsuyu dökmezdim. Dini konularda tehdit edip “bak ordudan atılırsın!” diyenlere “elinden geleni ardına koyma” diyecek kadar özgüvenim vardı.
Askeri gemilerde çoğu zaman oruç tutanlara karışılmazdı. Lakin bazı tatbikatlar esnasında gemi komutanlarının keyfi emirleri ile karşılaşırdık. Filo komutanları Ramazan ayında çıkardıkları emirlerde açık bir yasaklama içine girmez; sadece emniyet tedbirlerine dikkat edilmesi ve mesai saatlerinin aksatılmaması konusunda ilave tedbirler alınmasını isterlerdi.
Gemi komutanlarının çoğu Ramazan ayında iftar ve sahur yemeklerinin çıkarılması konusunda hassas davranır kimsenin orucuna karışmazlardı. Fakat Ramazan ayına denk gelen tatbikatlarda “oruç tutmayı yasaklayan” komutanlara da rastlamıştım. Fakat bütün silah ekibiyle beraber top atışlarında başarılı olduğumuz için nedense yasaklandığı halde benim oruç tutmama karışan olmazdı.
Gerçi tatbikat ve seferi durumda yani bazı özel şartlarda oruç tehir edilip Ramazandan sonra da tutulabilir. Buna ruhsat veriliyor. Fakat dayatma ve zorlama yapan komutanlar çıkınca; benim gibi bazı insanlarda tersine etki yapabiliyordu. Nihayetinde din; Allah ile kul arasındadır, buna kimsenin karışmaya hakkı yoktur. Eğer askerlik ve eğitim gibi nedenlerle oruç tutmak güçleşiyor ise komutanların görevi sadece tavsiyede bulunmaktır. Bundan fazlasına karışmak vicdan özgürlüğüne aykırı bir tutumdur.
Her ne ise… Özellikle tatbikatlara çıktığımızda gemi komutanları oruç tutulmasını yasaklar tutan personelin cezalandırılacağını söylerlerdi. Diğer zamanlarda yani gemilerin limanda kaldığı süre içinde oruç tutmak isteyenlere yemek çıkarılır kimseye zorluk gösterilmezdi. En azından uzun süre görev yaptığım Harp Filosunda durum böyle idi.