Şöyle bir sual sordunuz mu? “Denizlere niçin Karadeniz, Akdeniz ve Kızıldeniz gibi isimler verilmiştir. Denizler renkli olduğu için mi böyle deniliyor?”

Sorunun cevabını insanı, güzel bir tefekkür ve düşünme ummanına sokacağını ümidiyle vermeye çalışayım:

Denizin rengi; bulunduğu bölgeye, mevsime, suyun kimyasal özelliklerine ve hatta içinde yaşayan canlılara göre değişkenlik gösterir. Suya rengini veren en önemli husus; gökyüzü ve gökyüzündeki renklerdir. Eğer gökyüzü mavi ise ultramarine denilen derin mavi rengi, gri bulutlar ile kaplı ise gri rengin her tonu denizin rengini gösterir.

Akşam güneşin batması ile veya sabah doğarken gökyüzünün kızıla boyanması denizin renginin de değişmesine yol açar. Peki, bazı büyük denizlere verilen adlar da gökyüzünün aldığı renkten dolayı mıdır?

Pek öyle söylenemez. Zira sahillere yakın sularda ve 50 metreden daha sığ sularda hâkim renk yeşildir. Genelde denizin dibindeki kum sarı renklidir. Sığ sularda gökyüzündeki mavi renkle dip rengi birleşince yeşil renk ortaya çıkar. İşte sahillerdeki güzellik bu renk kaynaşması ile meydana gelir.

Yeşil ve mavi renkler dinlendirici renk diye tarif edilir. Gerçekten de denizlere ve ormanlara bakarak tefekkür ettikçe, insan ruhen ve zihnen dinlenmiş olur. Bu yüzden tatil köyleri ve mesire yerleri genellikle denizle ormanın birbirine karıştığı yeşil-mavi karışımı bölgelerde yapılır.

Nehirlerin denizle kaynaştığı yerlerde ise denizin rengi kahverengidir. Çünkü toprağın ve alüvyonun rengi, kahverengidir. Mesela Arjantin-Uruguay arasındaki denizlerde veya Hindistan Mumbai Körfezinde suyun kahverengi olduğunu görürsünüz. Elbette sadece bu bölgelerde değil, birçok delta bölgelerinde denizin rengi kahverengidir.

Denizlerde yaşayan bitkiler ve hatta planktonlar da denizin rengini farklı hale getirebilir. Örneğin Kızıldeniz’de yaşayan bir tür canlı organizma aktif olduklarında deniz zaman zaman kızıl bir renge bürünmektedir. Bazen İzmit Körfezinde de benzer bir canlı türü yüzünden Körfez kızıla boyanabilmektedir.

Bazı denizlerde ve özellikle de Karadeniz’de bol miktarda sülfür bulunur. Bu nedenle özellikle sığ olan sahil kesimlerinde denizin rengi siyahlaşır. Belki de bu yüzden denize Karadeniz denilmiştir. Denizaltıların Karadeniz’de derinlere dalması pek istenilen bir durum değildir. Zira sülfür oranı dibe daldıkça artar ve denizaltı saçlarının aşınmasını ve paslanmasını çabuklaştırır.

Denize renk veren ilginç bir olayda yakamozdur. Birçok insan ay ışığının denizde yansımasına “yakamoz” der. Fakat bu isimlendirme çok yanlış olup bu yansımaya “mehtap” adı verilir. Çünkü yakamoz ışık yansıması değildir. Mikroskobik deniz canlılarının ısı kayıpları ile meydana gelen bir çeşit fosfor ışımasıdır.

Eğer yakamoz görmek ister isek, mehtap ışığı veya herhangi bir ışığın olmadığı zamanları ve mekânları seçmeliyiz. Zira yakamoz, ışığı sevmez. Zifiri karanlıkta ve özellikle de Hint Okyanusunda, Arap Denizi açıklarında çok sık görülür.