Şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar!” Doğrusu, Gafûr (çok bağışlayan), Rahîm (kullarına çok merhamet eden) ancak O’dur.
Bu ayeti de bilmeyenler çoğu zaman içindeki vicdan azabını susturmak için dünyadaki bütün Müslümanları kötülemeye başlar. Şunun şu kusuru var bunun şöyle fenalığı var, diyerek kendini temize çıkarmaya çalışır. Adeta "benim ibadetlerim yok, çok da günahım var ama diğer Müslümanların da falan kusuru var" diyerek kendi vicdanını rahatlatmaya çalışır. Elbette bu tür kişiler kendine bir de rehber ve dayanak da bulmaya çalışırlar. Ne yazık ki Yaşar Nuri Öztürk gibi deist bir İlahiyat profesörüne veya başka zındıklara rast gelmeleri zor değildir. Kendisini İslam düşmanlığına adamış şarlatanları, ya da onun gibi selefi denen sünnet düşmanlarını, Şia işbirlikçilerini ve İran ajanları gibi ehl-i sünnet düşmanlarını bulup onların ağzı ile konuşmaya başlarlar.
Bu zavallıların en çok kullandıkları sözlerden bir tanesi "Kuran varken başka kitaplara ne gerek var" sözüdür. Hatta öyle ileri giderlerki 1400 yıllık İslam tarihindeki en büyük alimleri, evliyaları, mezhep imamlarını dahi karalamaya kalkarlar. Tüm dünyanın takdir ettiği Mevlana hazretlerine bile iftira atarlar hızlarını alamaz Peygamberimize dahi dil uzatmaya kalkışırlar.
Kurandan başka kitap okumayın derler ama her birinin basılmış satışa sunulmuş birçok kitabı vardır. Bu durum dahi kendilerinin ne derece sakil ve gülünç duruma düştüklerinin delilidir. Böyle insanları gördükçe lanet okuma yerine “Allah ıslah etsin” diyerek. Çünkü ahiretçok yakındır. Zaman çok hızlı akıyor. Allah'ın hiç bir emrini yerine getirmeyip tüm işi gücü Müslümanlara hakaret ederek zulmedenler zalimliklerinin karşılığını çok ağır bir şekilde görecekler. Bunlara acımamak elde mi?
O halde sizde bir kişinin dahi imanını kurtarmak için gayret edin. Sakın hakaret edip perdeyi yırtmayın. Umulur ki ıslah olup İslam’ın güzel ahlakı ile şereflenir ve sonsuz bir cehennem azabından kurtulmuş olurlar, vesselam…