Geçtiğimiz günlerde Baltık Denizi’nde Finlandiya ile Almanya’yı birbirine bağlayan deniz altı telekomünikasyon kablosunun kesilmesi Avrupa’da büyük büyük yankı uyandırmış, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius bu yaşanan olayı 'sabotaj' olarak nitelemiştir. Bu olay, gelecekte bizi bekleyen hibrit savaşını gözler önüne sermektedir. Zira bu tarz sabotajların failini belirlemek son derece zordur. Hatırlarsanız 2022 yılında Baltık Denizi'nin altından geçen Kuzey Akım doğal gaz boru hatlarının patlaması da Almanya ve Rusya’nın arasındaki enerji iş birliğini sonlandırmış ve sonrasında çıkan Ukrayna Savaşı ile Avrupa, Rus doğal gazını alamamış, Avrupa’nın pek çok ülkesinde okullarda öğrenciler soğukta ders yapmışlardı.

Okyanusların ve denizlerin altı, günümüzde enerji ve siber dünyaya ev sahipliği yapmaktadır. Suyun altında trilyonlarca dolarlık büyük bir altyapının olması ile doğal gazın yanı sıra ham petrol taşıyan deniz dibi boru hatları, küresel enerji güvenliğinin en önemli unsurları hâline gelmiştir. Ayrıca su altındaki fiber optik kablolar, bilgi ve dünya ticaretinin en büyük yükünü kaldırmaktadır. Fakat ne yazık ki fiber optik kabloların korunması, petrol ve doğal gaz boru hatlarının korunmasına oranla çok daha zor olmaktadır. Zira söz konusu kablolar, çok sayıda ve uzundurlar. Almanya ve Finlandiya arasında bu fiber kabloların patlatılması, tam da Biden’ın Ukrayna’ya ABD füzelerini Rusya’ya karşı kullanma izni vermesinden sonra meydana gelmiştir. Rusların, Ukrayna işgali altındaki Kursk bölgesine 10 bin Kuzey Kore askeri yerleştirmesinin ardından Washington yönetiminin bu kararı almasının bazı iç ve dış politik nedenleri vardır. Amerikan iç politikası perspektifinden bakıldığında görünen o ki seçimleri kaybeden Harris ve Demokratlar, Trump ile Cumhuriyetçileri karşı karşıya getirmek istemiştir. Zira uzun zamandır Cumhuriyetçiler Biden’a, uzun menzilli füzeleri Ukrayna’ya vermesi için baskı yapmaktaydılar. Böylece Ukrayna Savaşı’nı bitireceğini vadeden Trump’ın kucağına, pimi çekilmiş bir bomba atılmıştır. Dış politik nedense ABD ve İngiltere’nin Ukrayna krizini bitirmek şöyle dursun, bu krizi daha da tırmandırarak Avrupa’yı kendisine köle hâline getirmek istemektedir. Ukrayna Savaşı’nın başından beri Anglosaksonların birinci amacı, Rusya ile Avrupa’nın ve özellikle Almanya’nın, enerji iş birliğini sabote etmektir. Kuzey Akım doğal gaz boru hatlarının 2022’de patlatılması, en çok ABD’nin işine yaramıştır. Hem 2020 yılından itibaren dünyaya enerji arzında bulunan ABD’ye bağımlı bir Avrupa hem NATO’nun canlandırılması hem de Putin’in şeytanlaştırılarak ABD’nin süper güç konumunun tahkim edilmesi gerçekleşmiştir. Diğer bir açıdan bakıldığında Ukrayna, Avrupa için sorun üreten ve hibrit savaşların yürütülmesine imkân veren bir ülke hâline gelmiştir. Tıpkı Filistin’in, Orta Doğu’da savaşların sürekli hâle gelmesi için bir sebep hâline getirilmesi gibi... Hibrit savaşların tanımı da BM tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre hibrit savaşlar; başı ve sonu belli olmayan, hangi aktör tarafından yürütüldüğü bilinmeyen savaşlardır ve en çok da silah teknolojisini elinde bulunduran ülkelerin işine yarar. Dolayısıyla üç-dört gün önce Finlandiya'nın başkenti Helsinki'den Almanya'nın Rostock Limanı’na kadar yaklaşık 12 bin kilometre uzunluğundaki veri kablosuna verilen hasarın, hibrit savaş olarak tanımlanması boşuna değildir. Zira uzmanların üzerinde durduğu gibi, karadaki herhangi bir  siber saldırı günler içinde bertaraf edilebilir. Ancak okyanusun derinliğinde kesilmiş bir kablonun tamiri, çok uzun zaman alır. Görünen o ki gelecek günlerde denizlerin altından yürütülen savaşlara daha çok şahitlik edeceğiz.