Gerçi suçüstü olmadan terör örgütü ile hesaplaşma konusunda yargının çok acemiliği ve beceriksizliği var. Ne yani illa suçun işlenmesi mi gerekiyor? Bu ve benzeri yazılar okunup gerekli tedbirler alınarak terör örgütlerinin faaliyetlerine engel olunamaz mı?
Her ne ise ben vicdanen müsterihim “Kamikaze Fetullahçı Darbe” başlığı ile nasıl ki 5 ay önceden darbeyi haber vererek gazetecilik başarısı gösterdim aynı şekilde işte bu yazı ile de FETÖ’nün Silahlı Kuvvetlerdeki yapılanmasını deşifre etmiştim. Bu ve benzeri yazılara bugün dahi ihtiyaç var. Yargılamalar henüz başladı. Bu şer odaklarının nasıl semirtilip beslendiğini öğrenmek için okunup analiz edilmesi gerekiyor.
İşte 1 Şubat 2016 tarihinde yayınlanan yazı şöyle:
Fetullah Gülen’in başında olduğu Terör Örgütü yaklaşık 50 seneden beri faaliyetlerini sürdürüyor. Paralel Devlet Yapılanması-PDY, girdiği her yerde “amaca ulaşmak için her yol mubahtır” diyerek akıl almaz derecede tahribat yapmaktadır. Tahrip kolay olduğu için ülkemize ve hatta dine verdiği zarar büyüktür. Bunu kelimelerle ifade etmek zor olup sadece bir köşesinden tutarak izah etmeye çalışacağım.
Paralel yapının “Yargı-Emniyet-Ticaret” üçlüsü ortak hareket ederek kamu otoritesinin de imkânlarını kullanarak dev bir canavar gibi tahribat yapmaktadır. Eğer bir iş kolunda faaliyet gösterirken paralel yapı ile menfaatleriniz veya ticaretiniz kesiştiği takdirde başınıza gelmedik felaket kalmaz. Yalan ve uydurma delillerle bir sabah ansızın kapınıza dayanıp Paralel Yapının yargı ve emniyet mensupları aracılığı ile ağır cezalara çarptırılabilirsiniz. Bu acı gerçek kısmen MİT Müsteşarının tutuklama girişimi ve asıl olarak da 17-25 Aralık 2013 darbe girişimleri sayesinde görünür hale geldi. Fakat daha tam olarak bilinmiyor. Bunu nasıl yaptıkları konusunda ciddi araştırmalar yapılmalıdır. Zira vatan ve İslam âleminin selameti açısından bu gayret ve çalışmalar vaciptir, zorunludur.
Kendi hesabıma askerlik konusunda yapılan fecaatin bir kısmını anlatabilirim. Zira 15 yıllık askerlik hayatımda bu insanların nasıl kumpas kurdukları, zavallı asker arkadaşlarımı nasıl avlayıp örgüte soktuklarını gayet iyi biliyorum. Diğer konularda yani yargı, emniyet ve iş çevrelerinde yapılan cinayetler ise saymakla bitmez. Bunlar ciddiyetle ele alınarak ortaya çıkarılmalı ve sorumluları hakkında kanuni işlem yapılmalıdır. Nedamet edip aldatıldığını ve oyuna getirildiğini itiraf edenlere ise katkıları oranında yardım edilmesi devletin boynuna borçtur. Çünkü bu faaliyetler yürütülür iken devlet vardı. İşin kötüsü devletin bazı yöneticileri bu terör örgütü yapılanmasını destekliyordu. Bu nedenle itirafçı ve nedamet edenleri devlet kucaklamak onları şefkatle bağırlarına basmak insanlık adına bir borçtur. Buna mukabil ortaya çıkan bunca
fesat ve günah meydanda durur iken hala Paralel Yapıyı müdafaa eden olursa onlara da hiç acımamalıdır.
Örneğin CNN’de çıkıp Paralel yapı ve onun işbirlikçisi medya grubuna methiyeler düzen Bülent Arınç gibi siyasetçilere akılını başına alması için uyarılmalı yaptığı hatanın boyutları hatırlatılmalıdır. Ben kendi hesabıma askeriyede yapılan fenalıkları anlatayım da belki ders çıkarılır ve hesap sorulur.
Paralel yapı ilk faaliyetlerine 1980’li yıllarda başladı. O yıllarda darbe yapmak moda olduğu için hedef olarak askeri lise ve Harp Okulları hedef seçildi. Darbe yolu ile kısa yoldan devleti ele geçirmek amaçlandı. Bu okullara önce öğrenci sokuldu ve bu öğrenciler vasıtası ile askeri okul öğrencilerini aldatarak kendi saflarına çekmeye başladılar.