Bu iğrenç olaylar o kadar çok sayıda idi ki Harp Okulunda ve liselerde okuyan askeri öğrenciler yüklü bir tazminat ödedikten sonra sivil okullara zorluklarla girmişlerdi. Maalesef Kara, Deniz ve Hava Harp okullarında namaz kılan öğrenci kıyımı öylesine acımasız olmuştu ki; yazar olmamın en önemli sebepleri arasında bu büyük haksızlık karşısında suskun kalmamış olmak düşüncesi vardı. Bu olayları gerek köşe yazılarında gerek internet sitelerinde ve televizyon programlarında anlatıp durdum. Hatta bu konuda yazılmış 3adet kitabım vardır.
Bu kıyım meydana gelirken FETÖ örgütü faşist darbeci generaller tarafından palazlandırılmış ve ülkemizin başına büyük bir bela olmuştu. Aslında ABD, hem FETÖ örgütünü hem de bu faşist darbecileri kullanarak; benim gibi dindar öğrencilerin canına okuyordu.
1986 yılında mezun olmayı başarmıştım lakin 11 yıl sonra bu sefer eşimin başörtülü olması nedeniyle 28 Şubat darbecilerinin girişimleri sonucu sakıncalı subay statüsüne alınmıştım. Nihayetinde Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan atmaya muvaffak oldular.
Rızkımızı başka yerlerde aramaya başladık. Fakat yaşadığım bu acı olayları devamlı surette yazarak halkımızı uyandırmaya çalıştım. Darbecilere karşı uyanık olmak gerekiyordu. Elbette FETÖ örgütünün elebaşı Feto ile ilgili de çok sayıda makale neşrettim. Kitaplarımda bu zındığın fenalıklarını ve özellikle namaz konusundaki tutumunu ortaya koydum. Bu çalışmalarım özellikle halkımızın 15 Temmuz darbesinde bilinçlenmesine yardımcı olmuştu.
Feto’nun fenalıkları sadece namaz konusunda olsa iyiydi. Fakat bu zındık büyüsüne kapılan herkese İslam’ın yasakladığı her türlü icraatı yaptırıyordu. Oruç tutanlar orucunu yiyor, neredeyse bütün memurlar alkollü içki içmeye zorlanıyordu. Faşist Evren’in verdiği zarardan daha fazlasını bu dehşetli örgüt işlemeye başlamıştı.
15 Temmuz 2016 tarihinden yıllarca önce bu örgütü deşifre etmeye başladım ve yaptığı fenalıkları yazmaya başladım. Zira Feto denilen iğrenç mahluk o kadar aşırı gitmişti ki; saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Aşağıda Feto’nun yediği haltlardan sadece birkaç tanesi yazılmıştır.
Fakat bu kadarı bile insanı çileden çıkarmaya yeter. Çoğu insanı pes dedirtecek kadar ileri gitmiştir. İşte Alp Durmuş isimli değerli bir kardeşimden aldığım ve bir çoğu internette kayıtlı bu iğrenç faaliyet ve sözlerden bazıları şunlardır:
1. Haşa “Ben Allah’la konuştum, Allah bana “evet ben kâinatı Muhammed’in yüzü suyu hürmetine yarattım ama senin için de devam ettiriyorum” demiştir.
2. “Hz. İsa ne zaman gelir?” sorusuna “Bir gün elinde bir bavulla İzmir’e gelir” ya da “Mehdinin ne zaman geleceğini ben bilirim, Hz. İsa’nın ne zaman nüzul edeceğini de ben bilirim” diyerek kendini Hazreti İsa yerine koymuştur.
3. Kendisine “Siz Hz. İsa mısınız?” diye sorulduğunda yalandan kızıyormuş gibi yapıyor ama “Hayır” dememiştir.
4. 28 Şubat günlerinde Erbakan hükümetini devirmek için emrindeki fitnecilere ve gazetesine emir veriyor ve her gün eline gazeteyi alıp kurmaylarının yüzüne fırlatarak “Bir hükümeti deviremiyorsanız çıkarmayın bu gazeteyi !”demiştir.
5. Ecevit gibi bir başörtüsü düşmanı hakkında “Eğer bana şefaat etme imkânı verilirse önce Ecevit için kullanacağım” demeye utanmamıştır. Buna mukabil Erbakan gibi bir siyasetçiye cephe alıp postallı faşistlerin başını çektiği ABD gibi düşmanlarımızı desteklemiştir.
6. Evlerinde kalan kızların kendileriyle bir anne titizliğiyle ilgilenen ablalarına olan muhabbetlerini dile getirdikleri günlüklerini dahi okutturmuştur. Kendisi dışındaki bir faniye olan bu meşru muhabbeti dahi çekemeyerek Altunizade’de topladığı kurmay takımına şunları söyleyebilmiştir: “Cemaat içerisinde Benim dışımda birine muhabbet besleniyor ve sizin bundan haberiniz olmuyor” diye uzun süren bir azarlamıştır. Daha sonra “Şimdi bölgelerinize gideceksiniz ve listede ismi olan (günlükleri okunmak suretiyle ablalarına olan muhabbetleri tespit edilmiş olan) kızları saat kaç olursa olsun, isterse gece yarısı olsun derhal eşyaları ile birlikte sokağa atacaksınız” diyecek kadar ruh hastasıdır.
7. Kurban, fitre, zekat, himmet gibi her vesileyle milletin cebindeki parayı hortumlayarak ve beyinlerini yıkadıkları kişileri seferber etmek suretiyle dünyanın dört bir yanında ABD’nin (ve dolayısıyla onun efendisi olan İsrail) emelleri ve menfaatlerine hizmet eden okullar açarak o ülkelerin gelecekteki idarecileri olacak zeki çocukları Amerikan muhibbi olarak yetiştirmek için faaliyette bulunmuştur.