Yeni bir yılın ilk günlerine merhaba derken İstanbul’un sanat sahnesi âdeta bir yıldızlar geçidi gibi parlıyor. Şehir, bir kez daha sanatın her türlüsüne kucak açmış durumda. Tiyatro oyunları, konserler, sergiler... Bambaşka dünyalara dalmaya hazır bir hafta bizleri bekliyor. Peki, bu görkemli takvimin neresinden başlamalı? Gelin, biraz üzerinde konuşalım.

Önce tiyatro sahnelerine göz atalım. İstanbul Devlet Tiyatrosu ve İBB Şehir Tiyatroları sahneleri, birbirinden ilginç yapımlarla dolup taşıyor. Mecidiyeköy Büyük Sahne’deki “Josef Bieder’in Yıldızının Parladığı An” oyunu bu hafta radarımda. Her zamanki aksesuarcı kimliğimizi sorgulatacakmış gibi görünüyor. Tam bir tiyatro klasiği arayanlar içinse, Ümraniye Sahnesi’ndeki “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin” oyunu müthiş bir seçenek. Özellikle Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde sergilenecek “Yaftalı Tabut” gibi iç hesaplaşmaları anlatan hikayeleri sevenleri de unutmamalı. 

Biraz da AKM’nin takvimine bakalım. Bu hafta sadece tiyatro değil, sinema ve bale tutkunu olanlar için de âdeta bir şölen sunuyor. Sinema meraklıları “Mukadderat” filmini izlerken bale sevenleri ise “Fındıkkıran” ile sıkı bir klasik bekliyor. Ah, baleye bir türlü ısınamayanları bile bir kez izleyince müptela edecek o büyü!

Peki ya konserler? Müzik her zaman başka bir dünyaya açılan kapı değil midir? İstanbullular bu hafta, farklı türlerin yıldızı olacak konserlerle karşı karşıya. Ajda Pekkan, Ceza, Serdar Ortaç, hepsi sahnelerde boy gösterecek. Fark ettiğiniz gibi, her kulak zevkine hitap eden bir etkinlik bulmak mümkün. Benim dikkatimi çekenlerden biri ise Haliç Kongre Merkezi’nde sahne alacak olan Afgan sanatçı Aryana Sayeed. Müziğiyle tanışık olmayanlar bir şans verebilir. Bu tür etkinlikler bazen size hiç beklemediğiniz bir duygusal bağ armağan edebiliyor.

Ve tabii ki sergiler… Ah, sergiler! İstanbul’un bu alandaki çeşitliliği beni her seferinde büyülüyor. Aklımda pek çok sergi var ama birkaçına öncelik verebilirim. Örneğin, Rahmi M. Koç Müzesi’nin nostaljik havasını solumaya ne dersiniz? “Beygir Gücü” adlı sergi, tarihten bugüne binek araçların yolculuğunu konu alıyor. İtiraf etmeliyim ki motor yağı ve tarih kokusu bana biraz fazla çekici geliyor.

Birkaç sanatsal önerim daha var: Eğer dokulara ve geleneksel detaylara hayransanız, Safveti Paşa Yerleşkesi’ndeki “Karabağ’dan İstanbul’a Halı Sergisi”ni kesinlikle kaçırmayın. Yahut biraz daha çağdaş dokunuş arıyorsanız, 42 Maslak’ta düzenlenen “Anlatılar” isimli karma sergi nefis bir alternatif olabilir. Genç bir sanatçının gözünden modern dünyanın çevrim içi ya da çevrim dışı döngülerini izlemek heyecan verici değil mi? Son olarak, Beyoğlu Belediyesi’nin İstiklal Sanat Galerisi’nde düzenlediği “Döngü” heykel sergisi de size hayatın yeniden doğuşlarını sanatın diliyle anlatıyor.