Üniversitede denizcilik derslerinde zaman ve yön tayini konusunu işlerken namaza lafı getirir ve şöyle bir örnek verirdim:
“Sizi üniversitenin rektörü bir toplantıya çağırmış ve görüşmek istiyor. Nasıl heyecanlanıp en güzel kıyafetlerinizi giyip vaktinden önce hazır olursunuz, değil mi? Halbuki zavallı ve ölümlü bir insanın huzuruna çıkıyorsunuz. Buna karşılık namazda bizleri terbiye eden Yaratıcımız olan Allah’ın huzuruna namazla çıkma şerefini kazanmışız. Bizden başka hiç bir canlıya bu şeref tanınmamıştır. Bundan gurur duyup rabbimizin huzurunda ona el açıp yardım istemekten daha güzel ne olabilir? Ki Allah, herşeyden bize daha çok yakındır. Ol dediği anda herşey olur. Kudretine hiçbir varlık karşı gelemez. O halde bizi namazdan alıkoyan şeytanirracimden başka ne olabilir?”
Hem Allah’ın önünde diz çöküp Ona yalvaran ve Ondan yardım dileyen bir insan kalbinden daha huzurlu hangi varlık bulunabilir. İnsana şah damarından daha yakın ve kalbinin en gizli hatırasını dahi bilen Rabbimizin rızasını kazanmış bir insana, hangi güç engel olabilir. Zerrelerden galaksilere kadar herşeyin boyun eğdiği Allah’ın kudretinden kim kaçabilir? Hangi ölümlü varlık Kadir olan Allah’ın azabından kurtulabilir ki?
Ülkemi çok seviyorum. İnsanlarına da çok değer veriyorum. Fakat bir konu var ki beni çok üzüp derinden yaralıyor. Gemiyle hangi Müslüman ülkeye gitsem, insanlar çoklukla namazlarını kılıyor. hele hele Arap ülkelerinde namaz kılma oranı % 95 civarındadır. Lakin İslam’a bin yıl bayraktarlık etmiş bu necip milletin torunları, namazdan pek de nasibini alamamış. Nereye gitsem bir de görüyorum ki benim gibi namaz kılanların sayısı pek azdır. Çoğu yerde tek başıma namaz kılıyor ve bundan çok üzüntü duyuyorum. En dindar yerlerde dahi namaz kılanların oranı % 20-30’u geçmiyor. Peki neden? Bu sorunun cevabı kitaplarla yazılsa dahi az çeker. Fakat şunu çok iyi biliyorum ki, rakı müptelası bazı zındıkların ülkemiz üzerinden silindir gibi geçmiş olması, burada incelenmesi gereken hususların başında yer almaktadır. Ölmüş gitmiş bu zavallıların şimdi kabir hayatında nasıl bir azapla karşı karşıya olduğunu düşünüp ders almalı, ilk fırsatta alnımızı koyacak bir seccade bulup Rabbimize el açmalıyız, vesselam...