453 milyon metrekareye kurulması planlanan Yeni Şehir’in 30 milyon metrekaresini Kanal İstanbul oluşturmaktadır. Diğer alanlar 78 milyon metrekare ile havaalanı, 33 milyon metrekare ile Ispartakule ve Bahçeşehir, 108 milyon metrekare ile yollar, 167 milyon metrekare ile imar parselleri ve 37 milyon metrekaresi ise ortak yeşil alanlara ayrılmıştır.
Projenin etüt çalışması iki yıl sürecek. Çıkartılan topraklar, büyük bir havalimanı ve liman yapımında kullanılacak, taşocaklarının ve kapatılan madenlerin doldurulması için yararlanılacaktır. Projenin maliyetinin 10 milyar doların üzerinde olabileceği belirtilmektedir.
Projenin İstanbul Boğazı’na alternatif bir kanal olduğu ortaya çıkınca hukukçular arasında kanalın yasal statüsü hakkında tartışmalar vardır. Kanalın Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne aykırı bir durum yaratıp yaratmayacağı tartışılmaktadır.Montrö sözleşmesi ile savaş gemileri, Karadeniz’e ancak sınırlı tonajlarla, yüklerle, silahlarla ve sınırlı bir süreliğine girebiliyordu.Yapılması planlanan bu kanalın Montrö sözleşmesinden olumsuz olarak kaynaklanan Türkiye’nin egemenlik haklarını kullanması konusunda elini güçlendireceği açıktır. İstanbul’daki nüfus yoğunluğunu yüzünden kaynaklanan şehircilik problemlerine fayda sağlaması başta trafik sorunlarının çözülmesi olmak üzere yeşil alanların arttırılması bakımından çok büyük faydalar sağlayacaktır. Fakat çok daha önemli konu ise denizcilik kültürünün gelişmesi ve ülkemizin stratejik olarak coğrafyanın verdiği fırsatları değerlendirmesi konusundaki değeridir.
Bu büyük projenin faydalarını anlamak için daha çok yazı yazmak gerekiyor. Lakin yine de muhalefet etmek adına her yapılan icraata karşı çıkanlara söyleyecek bir söz
yoktur. O halde onları kendilerinin karanlık dünyasına hapsedip kendi işimize bakalım, vesselam…