İngiliz Generali Allenby’nin savaş raporuna göre 19 Eylül 1918’de başlayan İngiliz saldırısı çok hızlı gelişmiş 25 Eylül’de Şam’a girilmişti. General Liman Von Sanders ve Ordu Komutanları çok acele ile cepheyi terk etmişler başsız kalan üç ordu, sadece 57 bini esir olmak üzere ağır kayıplar vermişti. Komutanlar Adana’ya gelmişler bozgunun faturasını birbiri üzerine atıyorlardı. Karşılarındaki Allenby’nin komutasında toplam 67 bin asker mevcuduna karşı böyle büyük bir bozgun yaşanmıştı. İngilizler saldırıya geçmeden önce bir Müslüman Hintli Çavuş, Türk kıt'alarına sığınmış, İngiliz hazırlıklarını haber vermişti. Fakat gerekli tedbirler alınmamış, sığınan askerin aldatmak için gönderildiğini zannetmişlerdi. İşte Filistinde bundan tam 103 yıl önce bizde Nablus Savaşı Batı da ise Armageddon Savaşı adı verilen çok büyük bir bozgun yaşanmıştı.
Türk savaş tarihinde bu derece büyük bir başarısızlık hiç yaşanmamıştı. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesine kadar geçen 1 aylık sürede bütün Orta Doğudan ayrılmak zorunda kalmıştık. Suriye, Ürdün, Filistin, Yemen ve Arabistan elden çıkmıştı. Savaşın bu derece felâketle sonuçlanmasının bir sebebi neydi? Bunu kısaca “ulus devlet” açıklaması ile izah edebiliriz. Derinine inmek istersek bu konuda komutanlar hakkında eleştiriler dahi suç kabul edildiği için doğru dürüst bir tartışma yapamıyoruz. Özgürlük ve hürriyetleri daima savuna gelmiş hükümet yetkilileri dahi bu konuda suskundur. Üniversite ve tarih konusunda araştırma yapan kuruluşlar ise savaşın safhaları hakkında cesaret edip iki söz söylemekten dahi korkmaktadır. Bu korkak ve pısırık yöneticilerle bir yere varılamayacağı açıktır. O halde bizde Necip Fazıl Kısakürek ve Bediüzzaman Said Nursi gibi haykırmak ve doğruları söylemek gerekiyor. Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Gazetesinde Armageddon yani Filistin Savaşı ile ilgili olarak ilginç tespitlerde bulunmuştur.
“Dedektif X” ismi ile, İstiklal Savaşı esnasında Nafia Vekili olan ve bu savaşta Yıldırım Orduları Levazım Reisi olan Merzifonlu Miralay Ömer Lütfi Bey’e dayanarak, 7. Ordu Komutanının şu sözlerini hatırlatmaktadır: “Enver Paşa’nın idaresi orduyu ve vatanı her yerde felakete sürüklüyor! Bu vaziyetten kurtulmak için tek çare İngilizlerle anlaşmaktır! Başka hiçbir çıkar yol kalmamıştır” diyerek çekilmeyi ve İngiliz Komutan General Allenby ile anlaşma yapmak gerektiğini söylemektedir. İddia vahim olmakla birlikte tarihin örtülmeye ve gizlenmeye çalışılan bir bölümüne ışık tutmaktadır. Ne olmuştur da 7. Ordu Komutanı sağında ve solunda bulunan 8. Ve 4. Ordu’ya haber vermeden birdenbire Bisan istikametinde geri çekilmeye başlamıştır? İngiliz Kuvvetleri 42 gün süren harekât ile 550 km. ilerleyerek Kilis’e kadar geldiler. Günde 12,5 km hızla son sürat ilerleyen İngiliz Ordusu daha iki yıl önce Kut-ül Amare’de tarihlerinin en büyük bozgununu yaşamış değil miydi? Bu işte bir bit yeniği yok mudur?
Önlerinde bir engel olmamasına rağmen Kilis önlerinde durmaları da ilginçtir. Çünkü bu sınıra ulaşır ulaşmaz Mondros Mütarekesi imzalanmış Filistin, Ürdün, Suriye, Lübnan, Yemen, Arabistan ve daha nice toprak parçası elden çıkmıştı. Türklerin tarihinde bundan daha büyük bozgun yaşanmamıştır. Elbette bu bozgunun ardında “ihanet” olup olmadığı araştırılması zorunludur. Resmi tarih belgelerinde Suriye’de yaşanan bozgundan çok az bahsedilir. Sanki böyle bir olay hiç yaşanmamıştır. Buna mukabil Batı dünyasında; Yahudiler ile Müslümanlar arasında yaşandığı ifade edilen son büyük savaş “Armageddon” tarih kitaplarında sık sık yer almaktadır. El- Megiddo veya Nablus Savaşları ki ne ad verirsek verelim sonuçta çok büyük bir toprak parçası kaybedilmiştir. İncelenmeli başarısızlığa sebep olan komutanlar tarih önünde yargılanmalıdır. Aksi takdirde şanlı bir millet ve milyonlarla gazi ve şehit, hiç de layık olmadıkları bir yenilgiyi sahiplenmek durumunda kalmaktadır. Bu durum asla kabul edilemez. Zira mağlubiyetler tedbirsiz komutanların; başarı ise tüm milletindir, vesselam…