23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılacağı zaman; ülkenin her yerinde dini merasimler yapılmış İstanbul’da esir halinde tutulan İslam Halifesinin kurtarılması ve yeniden itibarlı konumuna getirilmesi hedeflenmiştir. Durum bu merkezde olduğu halde karşımıza gerçeklerle alakası olmayan hayal ürünü bir resmi tarih anlatılmaktadır.
Özellikle Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olan bütün ilk, orta ve lise mekteplerinde öğretilen ders kitaplarında Kuva-i Milliye Teşkilatlarının bin bir emek ve gayreti ile meydana getirilmiş çabalar; tek bir şahsa indirgenerek Meclis’in açılması hadisesi farklı bir boyuta çekilmektedir.
Dünyanın her yerinde başarılar topluma mal edilerek güzel hadiseler büyütülmekte ve tabana yayılmaktadır. Çünkü başarı milletin malıdır. Başarısızlık ise topluma verilmez yöneticilerin beceriksizliğine bağlanır. Bu sayede halkın özgüveni yükselir mücadele azmi kuvvetlenir.
Bu temel kaideleri belirttikten sonra 23 Nisan 1920’de neler olmuş bu olaylara resmi tarihin gerçeklere uymayan, bulanık ve karmakarışık penceresinden değil; belge ve Meclis tutanaklarına bakarak görmeye çalışalım.
Meclis’in açılması yukarıda değindiğimiz gibi öncelikle esir durumda olan İslam Halifesinin kurtulmasını amaçlamıştır. Bu maksatla Anadolu’nun her yerinde Heyet-i Temsiliye üyeleri tarafından milli ve dini hislerin uyandırılması adına konuşmalar yapılmış hatta bu sözlerin tatbikata konulabilmesi için Kuran ve hadis hatimleri yapılması kararlaştırılmıştır. İşte Türkiye’nin kurucu iradesinin nasıl olduğunu anlayabilmek için yapılan bu çalışmaları iyice gözden geçirmek gereklidir.
Kuran hatmi, herkesin bildiği bir şeydir. Lakin hadis kitaplarının hatmedilmesi eşine ender rastlanan bir icraattır ve çoğu insanın bilmediği bir hadisedir. Fakat ülkemizde kurucu irade, dini hisleri ayağa kaldırmak için bu yolu kullanmış ve bu sayede büyük ölçüde başarılı olmuştur.
Nitekim Meclis’in açılışından önce Sahih-i Buhari hatimleri yapılmıştır. 21 Nisan 1920'de Heyet-i Temsiliyye adına çekilen telgraflarda:
"Bi-mennihi'l-Kerim Nisan'ın 23. Cuma günü Cuma Namazını müteakip Ankara'da Büyük Millet Meclisi küşat edilecektir (açılacaktır)" denilmiş "Yevm-i mezkurun teyid-i kutsiyeti için bugünden itibaren vilayet merkezlerinde vali beyefendi hazretlerinin tertibiyle hatim ve Buhar-i Şerif tilavetine başlanacağı” talimatı verilmiştir.
Nihayetinde Buhar-i Şerif'in dua niyetiyle hatmi ve Kur'an-ı Kerim cüzlerinin ayrı ayrı şahıslar tarafından okunması işlemi tamamlanmış ve Hacı Bayram Camiindeki namaz ve duadan sonra Meclisimiz açılmıştır. Bu hususu yalan yanlış bilgilerle çarpıtan resmi tarihçilerin gözlerine sokuyoruz.
Hatim deyince, Kur'an-ı Kerim'i ezber veya yüzünden, baştan sona kadar okumak akla gelir. Enes bin Malik'ten gelen bir rivayette Hz Peygamber (asm); "Amellerin en hayırlısı, Kur'an okumaya başlamak ve hatmetmektir" buyurmuş ve bizzat kendisi de Kur'an-ı Kerim'i daima okumuştur.