Her insanın bir yaşam tarzı var. Giyim tarzı da hayatının bir yansıması muhakkak. Ve dünyada milyonlarca giyim şekli olabilir. Asla yadırganamaz. Çünkü her insan farklı bir düşünce ve hayat tarzına sahip. Kimi inancını kimi yaşam şeklini kimisi de düşünce yapısını yansıtır giyimine.
Tesettür kavramı yıllardan beridir farklı farklı kavramlarla ifade ediliyor. Kimisi “türban" kimisi “başörtüsü" kimisi de gerçek anlamında yani “tesettür" kavramı ile bunu ifade ediyor. Aslında isteyen istediği tarzda giysinsin başörtüsünü taksın kime ne deyip konuyu en başından kapatasım var. Lakin konu kadınları ilgilendiren bir konu olunca kendi düşüncelerimi söylemeden edemeyeceğim. Ki kişisel tarihimde yıllardan beri hayatımda olan bir kavram olduğu için de bir nebze de olsa fikrimi dile getirebilirim diye düşünüyorum.
Feminist sayılmam. Feminizm ile inancımın pek bağdaştıramadığım yönleri olduğu için. Ama dünya üzerinde kadınlara fazlaca haksızlık yapıldığı ve kadınların çokça mağdur edildiği için konuya “kadın sorunu" üzerinden bakmak durumundayım. En başta söylemek istediğim şu ki kadınlarla ilgili konularda erkeklerin fikir beyan etmesini çoğu zaman samimi ve doğru bulmuyorum. Sebebi de hiç bir erkek kadınların tam olarak ne hissettiğini, duygularını, düşüncelerini bilemez. Hal böyle olunca da inançlar üzerinden dahi konuya bakılmak istendiğinde kadınların kendileri hakkında ki konuları içtenlik ve samimilik ile dile getirmelerini daha doğru buluyorum. Yani kadınlarla ilgili konuları tartışan bir grup erkek manzaraları görmek pek hoş değil. Tabii ki bu benim düşüncem. Özellikle de tesettür konusunda böyle düşünüyorum. Elbette fikir beyan edilebilir. Bu ne sadece kadının ne de erkeğin hakkı. Her insan her konuda konuşabilir. Ama tesettür gibi hassas konularda kadınların görüşleri bir nebze daha önemli bence.
Peki bu konuda kadınların görüşü ne olmalı? Ya da bir kadın olarak benim fikrim bu açıdan hangi noktada. Biraz açmak isterim konuyu... Tesettür Rabbimizin biz kadınlardan istediği bir şey. Kelime anlamı olarak “setr" kökünden gelir. Setr ise örtünmek demektir. Kuran-ı Kerim de ise Nur süresinin 31. Ayetinde kadınlara hitaben şunu der : “﴾31﴿
Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.”
Sadece başörtüsü ile bağdaştırılan tesettür ayetinin meali aslında bir çok unsurdan meydana geliyor. Müslüman bir kadın gözlerini haramdan korumalı, iffetine sahip çıkmalı, görünen yerleri (el ayak yüz olabilir) haricinde ziynetini saklamalı ve başörtüsünü yakasının üzerinde örtmeli. Yani burada sadece başını örtmek tesettür kavramı içinde değerlendirilemez. Ve islam inancı sadece bu ayetle sınırlandırılamaz. Ki Kuranı Kerim de bir çok ayet olduğunu göz önüne alırsak. Allah’ın biz kullarından istediği bir çok şey var çünkü. Iyi insan olmak, Allaha’a itaat etmek, dini vecibeleri yerine getirmek gibi.
Müslüman olmayı sadece başına örttüğü örtü ile göstermelik hale getirmek ebetteki kabul edilemez. Tesettür sadece saçları örtmek değildir çünkü. Her açıdan tam bir Müslüman olmaktır. Bizler davranışlarımızla yaşayışımızla örnek bir insan olmadığımız sürece başımızı örtmemizin bir anlamı var mıdır? Bence yoktur... Çünkü Kuranın bir çok ayetinde Allah kendisine kulluk edilmesini ister. Namaz her şeyden ama her şeyden önemlidir . Kul hakkı bir çok şeyden mühimdir mesela . Ama söz konusu tesettür kavramı olduğunda insanların sert kuralları vardır. Bir tek tel saçın gözükmesini konuştuğumuz kadar konuşmayız kul hakkını. Bir kadının insanlığının büyüklüğü başörtüsünün içine yaptığı topuz kadar mühim değildir . Bir kadın dar giyindiyse bu tesettür değildir diye ahkam kesmeleri bitmez özellikle erkeklerin. Oysa ki kalpleri yalnızca Allah bilir. Görüntü de takvalı görünen bir insanın kalbini bilemezsiniz. Ya da size göre açık bir insandır ama namaz konusunda başörtülü bir kadından daha iyidir. Bunun ölçütünü ancak Allah bilir. Biz insanlar ise sadece konuşuyoruz. Anlamaya çalışmadan , okumadan, düşünmeden.... Tesettürle ilgili ahkam kesenlerin yüzde kaçı Kuran-ı anlayarak okumuştur mesela ? Aynı şekilde “kuranda tesettür kavramı yok" diyenler örtünmenin önemini biliyorlar mı? Muhtemelen hayır. Ama bizler “görüntü” ile öyle alâkadarız ki nitelik önemsiz bir hâl almış vaziyette. Ve şu var ki nicelik arttıkça niteliğin düşmesi kaçınılmaz.
İslam ahlakını görüntüde yaşamamalıyız. Göstermelik ibadetlerimiz olmamalı. Insanları sadece dış görüntüsüne göre değerlendirmemeliyiz. Allah’ın kullarına sorması gereken soruları bizler kullarına sormamalıyız. Toplumsal gerçekliklerimizi kabul etmeliyiz. Bu ülke de hatta dünya üzerinde milyarlarca insan olduğu kadar milyarlarca da düşünce ve inanç sistemi var. Islam bizlere hayatın her alanının kurallarını tek tek ifade etmemiş. Boşluklar bırakmış ki o boşlukları toplumsal kurallar ile dolduralım. Bunu göz önüne almak zorundayız. Her insanı “yaradandan ötürü sevmeli saymalıyız.” İslam’ı egolarımıza kurban edemeyiz. Sırf bizler gibi düşünmüyor diye hiç bir insanı yargılayamayız. Hele ki ötekileştirmek gibi bir yanlışa düşemeyiz. Her insan değerlidir çünkü... Hal böyle olunca kadınları “açık-kapalı” “tesettürlü” -tesettürsüz" “takvalı-takvasız" diye sınıflandıramayız . Bunları yapacak tek bir güç var çünkü; O da Rabbimiz. Bizler bir insanın once insanligina sonra inancina bakmalıyız. Çünkü inançtan önce insanlığı önemlidir bizler için. Iyi insan olmadan iyi bir Müslüman olunamayacağı gibi...