Buna karşılık her Müslüman’ın Cuma günü kılmakla yükümlü olduğu Cuma namazı için bir tane cami dahi Bahriye Mektebinde ve Hava Harp okulunda yoktur. Bu konuda 25 yıldan fazla bir zamandan beri büyük çaba gösteriyordum. Lakin başarısız kaldığımı üzülerek söylemek zorundayım.
Hâlbuki devlet büyükleri ve siyasetçilerle defalarca bizzat konuştum. Yüze yakın makale yayınlayıp çeşitli gazete ve dergilerde neşrettim. Yetmedi Milli Savunma Üniversitesi Rektörüne çıkıp konuyu dile getirdim. Deniz Harp Okulu Komutanlarına durumun önemini anlatarak yardımlarını istedim.
Bana verilen cevaplarda itiraz etmek yerine daima çok haklı olduğumu söylediler. Zamana ihtiyaçları olduğunu söyleyerek müsaade istediler. Fakat aradan yıllar geçti Sabetaycı amirallerin zorlamaları benden daha güçlü çıktı. Maalesef hala tek bir çivi çakılmış değildir.
Şimdi kalkıp cami yapılmadığı fakat bunun yerine kuzu günü ritüelleri yapıldığı için neden çok sert tepki gösterdiğimi kimse söylememelidir. Zira Kuzu Günü adı altında tertip edilen törenlerin çok çirkin bir yönü vardır. Umursamaz ve anlayışsız tavırlar yüzünden mecbur kaldım bunu ifşa etmeye…
Sabetaycılar, bu gecede hayvanlaşarak birbirlerinin namuslarını yok ederler. “Mum söndü ayini” adını verdikleri bu iğrenç törenlerde doğan çocukları kutsal sayarlar. İşin acı tarafı bu Müslüman memlekette 22 Mart günlerinde bizlere de kendi kutsal ritüellerini yaptırmaya çalışırlar.
Buna mukabil Cuma namazını kılmaya ise müsaade etmezler. Çünkü ortada bir tane cami yoktur. Resmen Müslüman memleketinde salyangoz satmakla kalmayıp bize de yedirmektedirler.
Şimdi neden bu ihanet bildirisinin generaller tarafından değil de amiraller tarafından yayınlandığını anlayabildiniz mi? Çünkü 15 yıl Deniz Kuvvetlerinde görev yaptığım için bunları herkesten daha iyi tanıyorum.
Türkiye bütün deniz ve boğazlardaki hakları gasp edilmeye çalışılırken, çevresi deniz ve karadan kuşatılırken sesi soluğu çıkmayan bu amirallerin gece yarısı kalkıp tehditle bildiri yayımlamış olması, asıl niyetin ülke menfaati değil, vesayet dönemleri özlem ve arzusu olduğunu açıkça göstermektedir.
Elbette üç yıl önce benim de açmış olduğum davada 21 general ve amiralin müebbet hapis cezası yediği halde elini kolunu sallayarak gezmesi bu amiralleri şımartan en önemli nedenlerden bir tanesidir. Müebbet yemiş kişilerin cezasını infaz edemeyen bir hükümet muktedir bir iktidar olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine büyük bir ayıp yoktur.
Yapılması gereken husus: Devlet yetkililerinin artık ürkek ve çekingen tavırları bir tarafa bırakarak bu amirallerin yapmış olduğu eylemi şiddetle cezalandırmak olmalıdır. Halkın seçtiği sivil yöneticilere parmak sallamanın cezasını ağır bir şekilde ödetmelidir.
Ayrıca darbelerin planlandığı ve büyük bir israfla yetim hakkının yenildiği orduevlerine çeki düzen verilmelidir. Örneğin bu 104 amiralin de devamlı surette kullandığı Fenerbahçe Orduevi kapatılmalıdır. Buraya bir cami yapmak ve etrafını halka açık park hale getirmek en güzel cevap olacaktır.
Eğer rakıya müptela olmuş ve illa da içmek isteyen amiral ve general var ise kendileri için açılmış yüzlerce meyhane mevcuttur. İstedikleri kadar zıkkımlanabilirler, vesselam…