Sahi hangimiz ne kadar merak edip araştırdık? Yıllarca okuduğumuz cüzlerin sayısını hesaplarken, ne kadar doğru anladığımızı değil de/ ne kadar güzel ve çok okuduğumuzla ilgilendik hep. Ayetlerin bize nasıl bir mesaj ilettiğine sıkıntılarımızla ilgili Rabbimizin hangi tavsiyelerde bulunduğuna, kim ne kadar baktı. Fal, büyü, muska gibi insanları cehalet tuzaklarına düşüren bu gibi inançların yayılmasının da temelinde yatan, kuranı anlamaktan uzak kalışımız değil midir? Gerçek şu ki, okumaya özen gösterdiğimizin dörtte biri kadar anlamaya önem verebilseydik eğer, bu gün bu kadarda gölgesinde kalmayacaktık mananın. Çünkü bize yalnız en doğru, en güzel şekliyle okumanın önemini, harflerin lafzını doğru çıkartmamanın büyük bir vebal taşıdığını ve günah olduğunu anlattılar hep! Birde son zamanlarda en güzel ödüllü kuran okuma yarışmalarının yapılması daha bir gölgede bıraktı kuran hakikatlerini. Peki ya kuranı doğru anlamak deyimi neydi? Belki de kuranı en doğru anlama yarışmaları düzenlenmeliydi.
Kim derdini muhatabına farklı bir dilde anlatmak ister veya anlaşılmak için farklı dil kullanmak ister? Oysa anlaşılmamak, bizi yalnızlığa iten, gün be gün eksilten ruhumuzun en büyük eksikliği değil miydi? Manaya dokunmadan inebilir mi kalplere anlam? Kalbe nakşedilmeyen, anlaşılmayan hangi hakikat, ayetlerin ışığına, sözün tabiriyle en doğruya götürebilir ki insanı? Maalesef durumun vahameti arada kaynarken perdelendi hep kuranı anlayarak okumak, okuduğumuzu hayata geçirme vazifesi. Biz kuranı hayatımızın merkezine koymayı, evlerimiz en ücra köşelerini süslemek, duvarlara el işlemeli kılıflarla asmayı anladık hep. Ve ayetleri anlayarak okumak mühim diyerek niyetimizi yineleyelim.
Niyet ediyorum Rabbim, bu zamana kadar bize öğretilen kalıplaşmış kuran okuma anlayışından, hatmetmekten ziyade, hakkıyla anlamaya nefesim yettiğince anlatmaya ve hayata geçirmeye. İnanıyorum ki, ölü ruhlarımız, uyutulmuş köreltilmiş inançlarımız ancak ve ancak ayetlerin mana değerini kalbimize yerleştirebildiğimiz sürede dirilecek ve inanç, ihlas, vicdan gibi insani yetilerimizi ayetlerin ışığıyla gün yüzüne çıkaracak...
Bu yazımı yazmaya başlamadan evvel, içimiz kıpır kıpır Rabbimin bizi kavuşturduğu bir Ramazan heyecanıyla karşılamayı umuyorduk. Lâkin ansızın kor düştü yüreklerimize, büküldü boynumuz duadan gayrı elden bir şey gelmeyişliğin çaresizliğiyle kırıyor belimiz utanıyoruz Rabbim!. Ne olur? Kardeşlerimize, bebelere, annelere, ve İslam’ın can damarı Kudüs’ümüze bu vahşetti yaşatanları kahret!.
Ve yıllarca mazlum kanıyla beslenen bu vicdandan yoksun düzenin, tüm kötü niyetlerini, kendi başlarına geçir Rabbim!.. Amin.
Hayırlı Huzurlu bir ramazan geçirmenizi diliyor, Allah’ın Selamı ile Selamlıyorum hakkaniyette ısrar edebilenleri. Ve sizleri vaktin Sahibine Emanet ediyorum. Hayırla Kalın.