Savaş ve çocuk
Hamza Çakar
İslam Ümmetinin Yetim Çocukları Günümüzde milyonlarca çocuk dünyanın dört bir yanında savaşların, terör ve politik hesaplaşmaların kurbanı olarak yaşamak zorunda kalmakta ve acımasız bir sistemin masum kurbanları durumuna gelmektedir. Ne yazık ki bu durum düzelmek ya da azalmak bir yana dursun sürekli olarak artmaktadır. Bu şiddet ve nefret eylemlerinin çocuklar üzerinde oluşturduğu travmatik etkiler, çocukların fiziki, psikolojik, ahlaki gelişimleri başta olmak üzere birçok alandaki gelişimlerinde kalıcı zararlar bırakmaktadır. Müslümanlar olarak; yetimler, öksüzler ve korunmaya muhtaç çocuklar için yapılan girişimlerin yeterliliği üzerinde çokça durmalı ve düşünülmeliyiz. Yukarıda belirtilen özelliklere sahip çocuklarımızın giyim, gıda, barınma, eğitim ihtiyaçlarının karşılanması hususunda yapılan çalışmalar yetersiz olmakla birlikte takdire şayan bir şekilde artarak devam etmektedir. Fakat çocuklarımızın yaşamış oldukları ve kaybettikleri maddi ve manevi değerleri nedeniyle içinde bulundukları travmatik durum ve sosyolojik hal üzerinde alınan tedbirler maalesef yetersiz hatta göz ardı edilmiş bir durumda her an patlamaya hazır bir bomba gibi beklemektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.), Yetimler Konusunda Biz Örnektir Hz. Peygamber (s.a.s.)’in benzer durumlarda yaptığı uygulamalar ve davranışlar önümüzde bizlere yol gösterici olarak dururken, bizlerin bu konuda gerekli ve yeterli çalışmaları yapmakta, teoriler ve çözüm yolları üretmekteki üşengeçliğimiz, vurdumduymazlığımız içler acısı bir durum ortaya çıkarmaktadır. Yapmadığımız veya farklı düşünceye sahip kişi/kuruluşlar tarafından yapılan araştırmaları ve uygulamaları olduğu gibi alarak kendi bünyemizde uygulamamız uzun vadede karşımıza farklı sorun ve davranışlar olarak çıkacaktır. İvedi olarak Kur’an ve Sünnet’te, örf, adet ve geleneklerimize uygun psikolojik ve sosyolojik çözüm yolları üreterek mevcut uygulanan çalışmaların içeriklerini zenginleştirmemiz ve bunu sistematik, kullanılabilir, uygulanabilir hale getirmemiz gerekmektedir. Psikolojik ve Sosyolojik Çalışma Yapmalıyız Dünyada yaşanan savaş ve felaketlere baktığımızda tüm bu olayların İslam Coğrafyasında cereyan ettiğini, ezilen, horlanan, mülteci olan, yetim, öksüz ve korunmaya muhtaç olanlarında Müslümanlar olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. İşte tam bu sebepten Psikolojik ve sosyolojik faaliyetlere çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız gerekmekte, çözüm yolları üretmekte aceleci davranmamız ve uygulanabilir uzun vadeli stratejiler üretmemiz icap etmektedir. Ümmetin yetim, öksüz ve korunmaya muhtaç çocuklarına Ümmet tarafından yapılan yardım faaliyetlerinin birinci maddesini artık Psiko-Sosyal yardımlar ve eğitim almalıdır. Diğer yardım faaliyetleri bu maddeden sonra çok rahat ve kapsayıcı olarak sürdürülebilir ve daha verimli sonuçlar alınabilir. Eğitimde ne anlattığınızdan ziyade nasıl anlattığınız önemlidir. Özellikle çocuklarımıza faydalı ve güzel şeyleri farklı ve güzel metotlar ile anlatmalı ve öğretmeliyiz. Öncelikli olarak, Psikolog mesleğini yapanların bir deli doktoru olmadığını, psikologdan destek alanların ise deli olmadığı gerçeğini kabullenmemiz gerekiyor. Psikologlar sözün söyleniş biçiminin sözün kapsamından yani özünden daha önemli olduğunu açıklıyorlar. Yapılan araştırmalar insanlar arası iletişimde kelimelerin %7, ses tonunun %38, vücut dili ve mimiklerin %55 oranında etkili olduğunu belirtiyorlar. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) gerek davranışları, gerekse çalışmalarıyla aslında tam bir psikolog olduğunu göstermiş; uygulamaları ilede ders vermiştir. Allah Resulü’nün çok farklı yol ve metotlar kullandığını biliyoruz. Peygamber Efendimiz’ in bu metotlarına örnekler verecek olursak: 1- Anlattıklarını uygulamak, yaşayarak öğretmek 2- Soru sorarak ilgi uyandırmak 3- Benzetmeler yaparak Beden dili ile anlatmak 4- İnanmalarını sağlamak, Ümit vermek, ikna etmek 5- Örnekler vermek, bu örnekleri hikâyeler ile desteklemek 6- Sabırlı olmayı tavsiye etmek ve uygulamalarla öğretmek Sonuç Ümmetin mazlumlarının yapılan maddi yardımların yanında daha fazlasıyla Psiko-Terapi seansları ile yaşanılan olumsuz ve acı olayların etkisinden kurtarılma çalışmalarına, sosyolojik ve psikolojik faaliyetlerin içerisinde bulundurularak hayattan kopmadan ümmete faydalı birer birey olarak yaşamaları için yapılan çalışmalara ihtiyacı vardır. Unutulmamalıdır ki, ümmet tarafından yapılmayan/yapılamayan her hizmet karşımıza misyonerler tarafından layıkıyla yapılan ve ümmetten koparılan bireyler olarak çıkmaktadır. Allah (c.c.) bizleri, Ümmete hizmetin her alanında yapılan faaliyetlerde zirveye ulaşmak için çalışan ve riyaya düşmeyen kullarından eylesin. Selam ve dua ile…
Yorumlar