UEFA’nın adaletsizce verdiği Merih Demiral kararından sonra milli takımımızın nasıl bir oyun ortaya koyacağı merak konusuydu.
Haksız ve yanlı bir karar çünkü Merih’in yaptığı kurt işaretinde siyaset yoktu, başka ülkeleri yaralama düşüncesi yoktu. Yüzyıllar öncesine dayanan, bir milletin destanlarında geçen bir figürdü bu. Ergenekon, Türeyiş ve Bozkurt destanlarında Türklerin atası ve yol göstericisi olarak geçen; Atatürk’ün kıymet verdiği bir simge.
Bellingham’ın yaptığı ahlak dışı harekete komik şekilde para cezası veren UEFA, taraflı tutumunu ortaya koymuş oldu.
Bu adaletsizlik nedeniyle büyük bir hırsla maça başlayan millilerimiz ilk yarıda önce Hollanda’nın yetenekli ayaklarını durdurdu.
Burada büyük övgüyü ve alkışı kuşkusuz ki Montella hak ediyor. İtalyan hoca rakibi mükemmel analiz etmiş, oyunu harika kurgulamış ve oyuncularına inandırmış. Rakibe alan bırakmayan ve her oyuncuyu kademeli olarak karşılayan takımımızı gördük. Önde de çok doğru zamanlarda şok pres yapıp rakibe baskı kurduk.
Bu turnuvada artık silahımız haline gelen duran top organizasyonuyla da golü bulduk ve ilk yarıyı tam istediğimiz gibi tamamladık.
İkinci yarıda Weghorst değişikliğiyle Hollanda baskıyı hissettirdi. Avusturya maçında dikkat çeken en büyük sıkıntımız olan topu ayağımızda tutamama sorununa çare bulamadık. Silahımız dediğimiz duran toptan bu kez topu ağlarımızda gördük.
Oyuncu değişikliklerinde gecikmemiz, momentumu alan Hollanda’nın 2. golü bulmasına sebep oldu. Değişikliklerle takımımız baskı kurmayı başarsa da golü bulamadık.
EURO 2024’e çeyrek finalde veda ederken milli takımımız gelecek için büyük umutlar verdi. Yorulmak bilmeyen Barış, tekmeye kafa uzatan Salih, her topu iyi kullanan Hakan, turnuvanın en iyi sol beki Ferdi, defanstaki Türk duvarının parçaları, ahtapot Mert ve diğerleri… Hepinize bize bu gururu yaşattığınız teşekkürler. Tadı damağımızda kaldı.