Fenerbahçe, diğer maçlarda olduğu gibi kayıp bir ilk yarıyla başladı Lille maçına. Jose Mourinho’nun top rakipteyken beşli, top bizdeyken üçlü oyunu ilk yarıda hiç işlemedi. Meşin yuvarlak çok fazla rakipte kaldığından ileride hiç çoğalamadılar. Hücumcu kanat bekler, Mert ve Ferdi sürekli defansta kalmak zorunda kaldı. Lille takımının ayağa paslardaki başarısı ve top kaybı yapmaması da Fenerbahçe’nin ilerideki ön alan presi ve top kapmasını olanaksız kıldı. Kapılan tek topta Dzeko zaten karşı karşıya kaldı. Kalesinde kolay gol görme alışkanlığı maçın başında devam etti ama sonrasında rakibin bulduğu pozisyonlarda Livakovic takımı oyunda tuttu. Devre arasına iki üç farklı mağlup da girilebilirdi. Çok eleştirilen Hırvat kaleci, ilk yarının başarılı ismiydi.
Ön alan baskısı
İsmail Kartal döneminin en büyük özelliği olan ön alan baskısı, takım kimliğine en uygun taktik. Bu maçta da ilk yarıda gerçekleşmeyen ön alan presi, ikinci yarıda işledi ve devamında da serbest vuruştan gol geldi. Fred’in ne kadar değerli olduğunu bir kere daha görmüş olduk. Hem geriden çıkışta hem de preste, Brezilyalı çok arandı. Maximin’i henüz hazır bulmadım. Birkaç etkili driplingi oldu, taraftarlara yeteneğini gösterebildi ama henüz maç kazandırabilecek formda değil.
İrfan Can farkı
Geçen sene kaldığı yerden devam ediyor İrfan Can Kahveci. Çok yönlü ve hırslı. Topu ileride tutabiliyor, arkadaşlarına servis yapabiliyor. Serbest vuruşta attığı golle kalitesini gösterdi. Harika bir vuruştu. Mourinho’ya ilk on biri hak ettiğini gösterdi. Son dakika yenilen gol ise talihsizlikti. Fenerbahçe’nin ilk yarılardaki oyununu mutlaka geliştirmesi gerekiyor. Zorlu deplasmanda bu skor kötü değil ama Kadıköy’de de zor bir maç bizi bekliyor. Skora bakmadan oyunu geliştirmeli Jose Mourinho.