Şimdi ise halkı ve adaleti kandırmak için darbeciler; bin yıl süreceğini iddia ettikleri 28 Şubat 1997 sürecinde kendilerini temize çıkarmak için şöyle bir yalanı uyduruyorlar. Diyorlar ki; (içinde benim ismimin dahi geçtiği) 41 subayı Fetocu olduğu için ordudan attık. Bizler hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar.
İyi de adama sormazlar mı? Peki, bu Fetocu subayları 1997 yılında ordudan attınız, o zaman 15 Temmuz 2016 darbesini kim yaptı? Mars gezegeninden gelenler mi yaptı yoksa. Belki de bilmiyoruz, öyle değil mi?
Biraz daha alay etmek için dalga geçelim ve bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatalım: Bir gün Hoca evine ciğer almış akşam yemekte ailesi ile yesin diye. Lakin hanımı kaynanasına pişirmiş ve misafirleri ile afiyetle yemiş. Akşam Hoca önüne ciğer gelmeyince sormuş? Hatun ciğer nerede? Hanımı, evin kedisini gösterip “Aha bu kedi yedi” demiş. Hoca durur mu; almış kantarı kediyi tartmış. Bakmış ciğerle aynı 1,5 Okka. Yahu demiş “Eğer bu tarttığım kedi ise ciğer nerede. Yok, eğer bu tarttığım ciğer ise; kedi nerede?”
Şimdi bu darbeci çakallara soralım: Eğer 28 Şubat 1997 sürecinde attığınız askerler Fetocu ise bu darbeyi yapanlar kim? Yok eğer 15 Temmuz darbesini yapanlar Fetocu ise, bu askerleri niye ordudan attınız?
Neyse, biz gülmeyi bırakıp şimdi esas meseleye geçelim. Evet, 28 Şubat 1997 tarihinde ordudan atılan askerlerin neredeyse % 90’ı eşi baş örtülü olduğu için resen emekli edilmişlerdir. İçlerinde belki % 1-2’yi geçmeyen Fetocu var ise de bunlar; Fetonun; eşinin başını açmadığı için emir dinlemeyen ve kendisine sadık görmediği askerlerdir.
Çünkü; 28 Şubat sürecinde FETÖ örgütü talimat gereği eşi baş örtülü olan bütün askerlerin zorla dahi olsa başlarını açmasını istemiştir. Yetmedi içki içmeyen, namazını kılan, orucunu tutan ne kadar asker var ise kendisinden olsa dahi; atılmaları için talimat vermişlerdir. 28 Şubat darbecilerinin içinde ABD’den emir aldıkları için FETÖ’ye itaat eden önemli sayıda general-amiral vardır.
Bu askerler “başörtüsü füruattır” diyen Feto’ya itaat etmeyen sadakatsiz gördükleri kişilerdir. Öyle ya; böylesi konuda emir dinlemeyen birisi; darbe esnasında halkın üstüne ateş açabilir mi? Elbette bunların da derhal atılmaları ve ordudan temizlenmesi gerekiyordu.
Şimdi gençlerin bilmediği fakat benim yaşadığım o acı günlere dönelim. Bu faşist darbeciler neler yapmış tekrar hatırlayalım. Zira balık hafızalı bir kısım din düşmanları, darbe sürecinde yapılan bin bir türlü iğrenç olayları unutturmaya çalışıyorlar.
Hortumlanan ve batan bankalar aracılığı ile milletin paralarını zimmetine geçiren asker-polis-yargıç-medya mensubu-sendikacı ve işadamlarından oluşan çete; söğüşleyemedikleri hükümeti, düşürmüşlerdir. Yetmedi; o dönemde sırf eşi başörtülü diye on binden fazla askeri, binlerce inançlı memur ve öğretmeni işinden atmıştır. Dünya tarihinde emsaline az rastlanan bu kahpe kıyımın failleri şimdi hiç utanmadan, yüzleri kızarmadan tankları Sincan’da yürütmelerini bile inkar edebiliyorlar. Eğer ağır bir ceza alırlar ise bunlara sakın acımayın. Çünkü işlenen suç çok ağırdır. Dünyada verilecek hiçbir ceza; bunların karşılığı olamaz. Ancak Kahhar olan Allah, ruz-i mahşerde bunun hesabını sorabilir. Eğer akılları var ise tövbe edip af dilesinler. Yoksa sonsuz bir cehennemde şiddetli bir azap çekeceklerinden şüphe yoktur.
Türkiye’de failleri öldüğü için sonuç alınamayan 12 Eylül 1980 darbe yargılaması hariç ilk defa faşist darbeciler, adaletin önünde hesap veriyor. Gelecek nesillere emanet edeceğimiz bu aziz vatanı, tekrar faşist darbecilere teslim etmemek için faillerin ceza görmesi çok önemlidir. Hatta ibretlik cezalar verilmeli ki; bir daha böyle iğrenç isyanlara, kalkışmalara fırsat verilmesin, vesselam…