MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ile başlayan ve ardından teröristbaşı Öcalan’a uzanan çağrıları, belki de son yılların en önemli ve üzerinde en çok durulması gereken siyasi çıkışlarıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, sürece ilişkin desteği de unutulmamalıdır.

Merkezinde, Türkiye’yi yıllardır sömüren, üzen ve yoran bir mesele olarak PKK terörünün tamamen bitirilmesi ve ülke gündeminden kaldırılmasını teklif eden bu çıkış, son derece kıymetli bir çıkıştır.

Bu açıklamaların ve Devlet Bahçeli’nin siyasi ve toplumsal bilgeliğiyle uzatılan bu elin, bir terör vesayeti uzantısı olan DEM Parti ve bağlı olduğu karanlık güç odakları tarafından geri itilmesi, özellikle bu partiye oy veren seçmenlerin ve çevrelerin üzerinde çokça düşünmesi gereken bir konudur.

Buna, özellikle DEM’li Kürt seçmenin sessiz kalması ve hâlâ bir tepki vermemesi, açıkçası demokrasi ve sivil katılım mekanizmalarının da ne kadar büyük bir baskı altında olduğunun anlaşılması adına önemlidir.

Esenyurt’a CHP’li bir belediyeye kayyım atanmış olması, Özgür Özel’in diğer rakiplerinin tecrübe ve birikimine göre henüz çok yeni bir genel başkan olmasının getirdiği dezavantajlarla amatörce ve çok tutarsızca hareket edilmesi gibi konular, bu süreçlerin sağlıklı yürümesini engelledi.

CHP’nin kendi iç dengeleri, daha doğrusu dengesizlikleri, muhalefet adına büyük bir kaosu işaret ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi önemli bir makamın, ülkeye Cumhurbaşkanı olabilmek için araç hâline getirilmesi, İstanbul için ödenmesi zor faturaların, CHP için ise ciddi krizlerin habercisi gibi duruyor.

Geçtiğimiz hafta, geçmişte Özgürlük ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı olarak sosyalist hareket içerisinde yer alan Ufuk Uras, MHP Lideri Devlet Bahçeli ile görüşme gerçekleştirdi. MHP Lideri Bahçeli’nin Ufuk Uras’ı kabul etmesinin sebebi, siyaseten farklı noktalarda da olsalar Uras’ın sosyalist hareket içerisindeki diğerleri gibi Sorosvari yapılarla ilişkide olmayıp tabiri caizse yerli diyebileceğimiz bir yapıda olması diyebiliriz.

Ufuk Uras’ın siyasi profili nedeniyle MHP Genel Başkanı Behçeli ile yaptığı görüşme ve içeriği, son derece önemliydi. Ancak Uras’ın bu görüşmeden sonra yaptığı bazı açıklamalar, kafa karışıklığına neden oldu. Kuvvetle muhtemel bu kafa karışıklığının sebebi de temas hâlinde olduğu küreselci sosyalist çevrelerle olan ilişkileridir. Zira o çevreler, FETÖ'ye de PKK'ya da sempati besleyen çevrelerdir.

Bu görüşmeden bir genel af sonucuna ulaşmış olması, zihninin oldukça karışık olduğunu gösteriyor. Devletin ve siyasetin gündeminde af olmadığını, yapılan açıklamalardan anlayabiliyoruz.

Abdullah Öcalan üzerinden, umut hakkı içeren bir konunun genel bir af şeklinde yansıtılması ve bunun diğer terör örgütü sempatizanların da heyecana neden olması gibi gelişmeleri görüp ona göre bir dil kullanmak gerekiyor.

Umut hakkı konusu, infaz hukukuyla ilgilidir. İnfaz hukukuna ilişkin gelişmeleri ve tartışmaları genel af konusuna kartopu yuvarlamaya çalışmak, son derece zorlaştırıcı ve zorlayıcı bir tavırdır.

Türkiye, terörle mücadele kararlığını bugüne kadar hiç kaybetmediği gibi kaybetmeyecektir. Ancak Türkiye, terörle mücadelesini, mücadele ettiği terör örgütlerini tamamen bitirme ve varlıkları sonlandırma noktasına taşımaya da niyetlidir.

Kimse Devlet Bahçeli’nin ilk adımı attığı bu süreçte farklı bir arayış içerisine girmemeli, diğer terör örgütlerine umut olabilecek her türlü gelişme, söylem hatta imalı bir bakıştan bile kaçınmalıdır.