Son olarak bu sahtekarlık, Sovyetler Birliği ile o dönemde yapılan kıyasıya uzay yarışının kazanılması içindir. Sovyetler karşısında daha fazla rekabet edemeyeceğine kanaat getiren ve aynı zamanda daha fazla para harcamak istemeyen Amerikan hükümeti, bir taşla iki kuş vurmuştur. Hem yarışa son noktayı koymuş hem de rakibi karşısında yıllar boyu sürecek olan psikolojik bir üstünlüğü ele geçirmiştir. Bu yöntem o günkü ABD’li yöneticiler için " Tamam biz bu işten çekiliyoruz " demekten daha kolaydı.
Bilindiği gibi ABD’nin uzayda yolculuk programı 1962 yıllarında başlamıştı. O dönemin başkanı John F. Kennedy NASA‘nın yürüttüğü programa çok önem veriyordu. Bunun öncesinde bir dizi çalışmalar yapılmış 1959 yılında yeryüzünden 40 bin metre yükseklikte X-15 tipinde süpersonik uçaklarla saatte 6400 kilometreye varan hız denemelerine ulaşılmıştı.
Aya ilk ayak basan astronot Neil Armstrong, yine bu uçakları kullanmış bir pilottu. Böylece ilk roket motorları denenmiş oluyordu. Daha sonra orta menzil uzay uçuşları yapılmış iyi netice veren bu uçuşların ardından bu sefer uzun menzilli mesafelere Apollo adında birçok deneme modülleri fırlatılmıştı.
Yüksek basınçlı ortamlarda insanların yaşayabilmesini öğrenmek için kapsüllerin içinde zaman zaman maymunlar yolculuk etmişti. Başarısız geçen bazı denemeler esnasında çok sayıda astronot da hayatını kaybetmişti.
İşte bu büyük sahtekârlığın içyüzü budur. Umarım bu konuda bilimsel çalışmalar yapılır ve ABD’nin daha bir çok yalanı bu sayede kamuoyuna açıklanır.
İşte Türkiye’ye ekonomik savaş açan Trump’a verilecek en güzel cevaplardan bir tanesi bu ve benzer çalışmalara imza atmaktır. Asıl başarı ise gerçekten Ay’a insanlı bir uçuş yapmak ve bunu insanlık tarihine hediye etmektir, vesselam…