Bütün bu olaylar birkaç saniye içinde cereyan etmiş heyecandan herkes gibi ben de kaskatı kesilmiştim. Bir müddet sonra korsan teknesi üzerine savaş gemisi gitti ve teknedekileri etkisiz hale getirdi. Bu olaylar olurken bir tekrar ana rotamıza dönmüş çil yavrusu gibi dağılan konvoy gemileri olarak tekrar bir araya gelmiştik. 
Korsanları taşıyan ve saldırı esnasında boş olan ana korsan teknesi ise pruvamıza yakın bir istikamette stop etmiş bir vaziyette bekliyordu. ABD helikopteri gözlerimizin önünde makinalı tüfek atışı ile tekneye ateş etmeye başladı. Kısa zamanda tekne batmıştı. Bir müddet sonra battığı yerden geçerken korsan teknesinin yerinde yeller esiyordu.
Türk Savaş Gemisi ise korsanların küçük olan saldırı teknesi üzerine giderek korsanları savaş gemisine almıştı. Korsanlar bu sefer ava giderken av olmuşlardı. Fakat eğer beş on dakikalık bir süre fırsat bulsalar gemimizi veya konvoydaki diğer gemileri ele geçirebilirlerdi. Zira gemide yangın hortumlarımızla basınçlı su sıkmaktan başka ciddi bir silahımız yoktu. İşaret fişeklerimizle de belki karşı koyabilirdik lakin otomatik silahlı korsanlara karşı bunun bir etkisi olmazdı.
Biz yolumuza devam ederken bulunduğumuz bölgeye Amerikan savaş gemisi de gelmiş ve korsanların sorgulanmasına başlamışlardı. Türk Savaş Gemisine korsanlara ne olduğunu sordum. Telsizle öğrendiğim kadarıyla korsanların “kaçak insan ticareti” yaptıkları ifade edilmiş ve bu sebeple tutuklandıkları söylenmişti.
Birkaç saat sonra Türk Savaş gemisi TCG Giresun, yeniden konvoya katıldı ve konvoya eskortluğa devam etti. Bir müddet bu şekilde beraberce seyir yaptıktan sonra Türk Savaş Gemisi büyük bir bayrağı göndere çekti ve gemimizin fotoğraflarını çekti. Biz de onları çekiyorduk ve karşılıklı olarak bayrakla selâmlaştık. 
 Akşama doğru TCG Giresun, konvoydan ayrılacağını söyledi. Gemi komutanı ile telsiz görüşmesi yaparak “konvoyda iki Türk gemisi olduğunu ve en azından tehlikeli bölgeyi geçene kadar bize eşlik etmesini” rica ettim. Ayrıca 15 yıl bahriyede hizmet ettiğimi bunun 9 yılını muhriplerde geçirdiğimi söyledim. 
Gemi Komutanı, beni tanıdığını söyledi. Benden üç yaş küçüktü. Bahriye Mektebi’nden 1989’da mezun olmuş. Fakat görevleri gereği konvoydan ayrılması gerekiyormuş. Bize bir ABD gemisinin eşlik edeceğini söyledi ve ne kadar ısrar etti isem de konvoydan ayrıldı.
Nedense eskort edeceği bildirilen Amerikan gemisi hiçbir zaman konvoya katılmamış yolumuza korumasız olarak devam etmek zorunda kalmıştık. Yine stres dolu seyir devam ediyordu. Ne geçmez bir zamandı. İki gün boyunca yaşadığımız olayları yıllar geçtiği halde hiç unutmadım.
O gece korsan saldırıları yine devam etti. Ulusoy 8 adlı bir Türk gemisi saldırıya uğradı. Saldırıya biri ana gemi olmak üzere 3 tekne katılmıştı. Gemi kaptanı bizzat başüstüne gidip korsanlara basınçlı su ile karşılık vermeye çalışmıştı. Teknenin fribordu yüksek yani güverte yüksekliği deniz seviyesinden çok yukarıda olduğu için korsanlar saldırıdan vazgeçmek zorunda kalmışlar.
Gemi kaptanı ile telsizden görüştüğümde nefes nefese konuşuyor tedirgin olduğu her halinden belli oluyordu. Şimdi aksi rotada ve aynı koridorda bize doğru yaklaşıyorlardı. Bir müddet sonra Ulusoy 8 ile karşılaştık ve saldırıya uğradıkları noktaya doğru hem de konvoyumuzda savaş gemisi olmadan ilerlemeye devam ettik.