NELER YAPMALIYIZ?
• Hem aile hem öğretmen hem okul yönetimi çocuğa karşı şefkatli, sabırlı ve cesaretlendirici yaklaşmalıdır.
• İlk yuvaya başlamadan önceki yıllarda anne-çocuk oyun gruplarına katılıyor olmak çocuğun ilk alışma sürecine katkı sağlayabilir.
• İlk defa başlayacak çocuklar yuvaya mutlaka kademeli olarak alıştırılmalıdır. Okul açılmadan önce bahçesinde 1’er saat oynama, okul açıldığı ilk gün sadece teneffüslerde diğer çocukların arasına katılma ve sonra kademeli olarak sınıfa girme şeklinde uygulamalar okul psikoloğunun da yönlendirmesiyle denenebilir.
• Gerekli olursa anne ya da baba çocuğun ilk günlerinde okulun yakınlarında bekleyeceğini söylemeli ve söylediğini mutlaka uygulamalıdır. Örneğin; ‘Bahçede bekliyorum’ deyip kandırıp giderseniz çocuğun size olan güvenini de sarsmış olursunuz.
• Okullar açılmadan önce yemek, bilgisayar, internet kullanımı ve uyku saatlerine düzenlemeler getirilmelidir.
• Akademik ya da sosyal yönden öğrenme ve davranış zorluğu yaşayan çocuklarımız okula dönme konusunda isteksiz olabilirler. Onları cesaretlendirmeli, öğretmeniyle irtibat halinde olmalı ve gerektiğinde destek almalıyız.
• Okula gitmekte direnen, çeşitli hastalık bahaneleri geliştiren çocuklara ‘Bugünde evde otursun’ dediğimiz noktada, tekrar okula adapte etmeniz mümkün olmayabilir. Mutlaka bu konuda dirençli ve net olmalıyız ve gerekiyorsa bir uzman yardımı almalıyız.
• Forma, kırtasiye, kitap alışverişlerini çocuğumuzla birlikte yapıp eğlenceli bir aktivite haline getirebiliriz..
• Çocuklara kendi okul anılarımızı paylaşıp, okulun hayatımıza kattığı değerler hakkında sohbet edebiliriz. Çocuğun okul hakkında ki olumlu ya da olumsuz duygularını da kabul edip saygı göstermeliyiz.
Unutmayalım duygular bulaşıcıdır
Aile içi iletişim, ebeveynlerin birbirleriyle olan ilişkisi, aile içinde ki huzur ya da gerginlik mutlaka çocuğa ve çocuğun toplum içinde ki davranışlarına yanşayacaktır. Örneğin okulda arkadaşlarına zarar veren, şiddet gösteren, küfür eden öfkeli çocuğa değil yaşadığı aile ortamını incelemek gerekir. Kendimizi görmek istiyorsak aynaya değil çocuklarımıza bakmamız yeterli olacaktır. Biz kendimize, ailemize, çevremize, yaşadığımız topluma, ülkemize ne kadar nazik, şefkatli, sevgi dolu, faydalı yaklaşırsak çocuklarımızda bizden gördüklerini toplum içinde uygulayacaktır.
Biz kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçiyorsak, çocuğumuzdan yeşil ışığı beklemesini                                                          isteyemeyiz.
Her çocuğun gelişim ritmi, uyumu ve başarısı bir diğerinden farklıdır. Çocuğun yetişmesinde önemli olan ailenin beklentilerinin karşılanması değil, çocuğun mutlu, anlamlı ve yaşam coşkusunu kaybetmemiş bir birey olarak yetişmesidir. Bu yazımı yaşamımın her alanında ihtiyaç duyduğumda beni unutmayan anneme armağan etmek istiyorum.