Devri Alem ve bisiklet Sonuçları (3)
Vehbi Kara
Macellan, bizden farklı olarak Güney Amerika’nın güneyine inmiş, kendi adı verilen boğazdan geçerek Endonezya sahillerine kadar gelmişti. Bu meşhur Portekizli kaptanın burada talihi yaver gitmemiş, yerliler ile girmiş olduğu çatışmada hayatını kaybetmişti. Fakat denizci arkadaşları seferlerini tamamladılar ve batıya doğru yelken açmışken doğudan ülkelerine dönmüşlerdi. Bugün hâlâ Macellan’ın gittiği yoldan batıya doğru ilerleyen gemiler var. Zira Panama Kanalı belirli bir büyüklükten sonraki gemilere hizmet veremiyor. Panamax adı verilen gemiler de, işte bu kanaldan geçebilecek tonaja sahip gemilere verilen isimdir. Bu ilginç olayı iki defa yaşadım yani dünya bana iki tur bindirdi. Bu defa gemi kaptanı olarak bir daha dünyayı batıdan doğuya doğru kat ettim. Hatta bu seferi ise hem bir yazı dizisi hem de kitap olarak yayınlama şansı buldum. “Altı Ayda Altı Kıta” isimli bu kitabı okuyup benimle birlikte bu seyahate iştirak edebilirsiniz. Eğer bir zaman gelir bu sefer doğuya doğru 2 defa dünyayı kat edersem, ben de Dünya’ya iki tur bindireceğim ve böylece eşitlenmiş olacağız. Devri alemden ve bu deniz yolculuğundan bir tefekkür dersi çıkarılabilir. İşte saniyede 30 km. hızla hareket eden ve top mermisinden en az 60 kat daha hızlı hareket eden bir dünyada yaşıyoruz. Dünyamızın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı ise ekvatorda yaklaşık 20 km. civarındadır. Ses hızının saniyede yaklaşık 0.2 km. olduğunu düşünecek olursak, muazzam bir sürattir bu. Keza bir top mermisinden de 55 kez daha hızlı hareket ediyoruz. Fakat gelin görün ki, dünya üzerinde yaşayan insanların ne başı dönüyor, ne de okyanuslar, denizler uzaya savruluyor. Çok hassa bir denge ve muntazam bir gemi üzerinde hareket ediyoruz. Bu geminin kazan dairesi yok, lakin çekirdek ve manto adı verilen cehennem gibi erimiş metallerden oluşan bir yapısı var. Bazen insanları uyandırmak için lavların dehşet saçarak yeryüzüne çıktığını görüyoruz. Dünyanın büyüklüğüne göre incecik bir tabaka olan yeryüzü kabuğunun insanların yaşayabileceği şekilde korunması, hiç de tesadüfi değildir. Cenab-ı Allah’ın kudret ve tasarrufunda bulunan zeminimiz gemilerin hareket ettiği deniz üstünde değil ama binlerce derece sıcaklıktaki erimiş sıvı metal denizlerinin üzerinde yüzmektedir. Yukarıda ilginç gelebilecek bir yolculuğu anlatarak bu yolculuktan binlerce kat daha fazla ilginç ve mucizevi olaylara sahne olan dünyanın seyahatine dikkatinizi çekmek isterim. Dünyanın kendisine çizilmiş olan rotasında nasıl bir seyahat ettiğini Kuran ayetlerine bakarak düşünelim. Yasin Suresi 38-43. Ayet mealleri: “Güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. Ay’a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür. Ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler. Onlar için bir delil de bizim, onların neslini dolu bir gemide taşımamızdır. Yine kendileri için onun gibi binecek şeyler yaratmamızdır. Eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır”. İşte sadece kısacık meali verilen bu ayetler dünyanın halini Yaratıcımız olan Allah’ın sözlerinden nasıl anlatıyor? Elbette düşünüp ibret alanlar için çok şey ifade eden bu ayetlerin hazinelerini tefsir kitaplarından okuyup öğrenebiliriz. İşte size bir define haritasına benzeyen ve Kuran’ın harika hazinelerini keşfetmeye yarayan bir eser; Risale-i Nur Külliyatı. Bunu okumayıp ilgisiz kalmak gerçekten üzücüdür. Rabbim hepimize Allah’a inanarak ibadet etmeyi ve sonsuzluk ülkesi olan ahirette saadetler getirmesini nasip etsin…
Yorumlar