Batı dünyası, kendisine tehdit olarak algıladığı her şeyi “radikal” diyerek ötekileştirmiştir. Böylesine kendi kültür ve inançlarına ters bir anlayışı kabul edip benimsemek biz Müslümanların önemli açmazlarından bir tanesidir. İslâm’ın aslî kaynaklarını “radikallik problemi üreten” unsurlar olarak gören anlayışı sorgulamak gerekiyor.
Aynı şekilde Batı’da İslâm’la ilgili olarak yaygınlaşan durum olarak sözü edilen “İslamofobi”, İslâm’dan değil Batı’nın dine ve özelde İslâm’a bakışından kaynaklanan bir hastalıktır. Kendi çıkar ve menfaatlerinin gelişen dünya ulusları ve özellikle de Müslüman toplumlar lehine bozulmasından endişe eden Batı dünyası, “ne yapıp etsek de elimizdeki çıkarları kaybetmesek” telaşı ile İslam’dan korku üretmeye çalışmaktadır.
Hâlbuki İslam kelime kökü itibarı ile de barış, huzur ve esenlik anlamına gelmekte olup bu anlayışın neredeyse 180 derece tersine bir inanç sistemidir. İslam kelimesi Arapça “silm” köküne dayanır ve şiddet ve savaşın tam zıddı bir anlam içerir. Selamlaşma ve selam kelimesi de “İslam” kelimesinden türetilmiştir. “Allah’ın selamı üzerine olsun” ve karşılığında da “Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi senin üzerine de olsun” anlamlarını içeren selamlaşma İslam’da çok önemli bir davranıştır. Hatta selam vermek sünnet ise almak ise vaciptir. Yani selam veren birisine karşılık verme mecburiyeti vardır.
O halde Batı’nın uydurduğu bazı kelimeler ve İslamofobi üzerinde biraz durup bu hastalıklı anlayışı izah etmeye çalışalım.
İslamofobi, sosyolojik bir realite olmaktan önce psikolojik bir meseledir. Batı, kontrol edemediği, teslim alamadığı bir güç olarak gördüğü için İslâm’a karşı korku üretmektedir. Batılı medya ve kamuoyunda üretilen ve İslâm’ı terör ve şiddetle özdeşleştiren algı, çok güçlü olup Batı’nın sömürü ve menfaat çarklarının sona ermemesi için elde kalan son çare olarak görülmektedir.
Bu korku stratejisinin aşılması için, Müslümanlar kadar Batı’nın da çaba göstermesi gerekmektedir. Kendilerini sömüren ve aldatan “kapitalizm” gibi materyalist düşüncenin tuzağına düşmek artık yeter. İslam’ı asli kaynaklarından öğrenerek zihinlerinde meydana getirdikleri bu “canavar” kavramından kurtulmaları kendi ruh sağlıkları açısından önemlidir.
Hem enerji ve para yüzünden terör üretip dünyanın tamamının başına bela olacaksın sonra da kalkıp Müslümanlara “şiddet içeriyorlar” diyerek çamur atacaksın. Olmaz böyle şey. Artık kendilerini kandırmaktan kurtulmaları ve akıllarını başlarına almaları gerekiyor. Şiddet, ırkçılık, menfaat, savaşmak, arzu ve hevesleri peşinde koşmak Batı felsefesinin bir ürünü olup İslam’a ve Kuran medeniyetine tamamen zıttır. Bunu birçok yazı ve makalede konu ettiğim için burada kısa kesiyorum.