İnsanoğlunun en büyük fıtri ihtiyacı imandır. İnsan muhakkak bir dayanak arar ve tatmin olmak ister. Dolayısıyla iyi ve kötü, hak veya batıl, doğru ya da yanlış gibi bir sonuca mutlaka inanır ve de bağlanır. Nitekim insanlığın bu buhran dolu zaman diliminde ruhi dengesinin bozulmasının en büyük etkenlerinden biri olan hakiki imanların kalplarda tatmin edilemeyişinden kaynaklanmaktadır. Vücudun bir yönetici ve idarecisi olan kalp, yaratılış ve gayesi dışına çıkarılacak olursa insanda çeşitli karışıklık tabi bir şekilde görülmektedir.
Hakiki bir iman şüphe gerektirmeyen bir sonuçtur. Şüphenin yanında yer alamayacağı hakiki iman kararsızlık ve endişeye, duygu ve heveslere, kalbi şuuru yıkan hiçbir sarsıntıya mahal vermeyen kesin ve değişmez bir teslimiyetle tasdik edilebilir.
İmanın temel unsurlarından biri de “gayp”a imandır. Gayb kelimesi bazı kaynaklarda İslam inanışına gizli olup gözle görülmez ve anlaşılmaz, 5 duyu organlarıyla algılanamaz alem manasına gelmektedir. Kısacası, insanın müşahade alanını dışında kalan her şey gayp alanın girmektedir.
Gayba iman kapsamına giren unsurların başında meşhur Cibril hadisinde belirtilen imanın altı esası bulunur. Bu hadiste “iman nedir?” sorusunun yanıtını Peygamber Efendimiz (sav) şöyle ifade etmektedir: “İman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Ahiret gününe, kaderin hayrı ve şerrine iman etmendir”
Bu altı esasın kapsamına ayrıntılı bir şekilde bakıldığı zaman gayba iman kapsamına giren unsurların genişlediği görülmektedir. Gayp kelimesi bazın kelime manasından farklı olarak şahidi olmadığımız ama Kur’an-ı Kerim’in haber verdiği geçmiş milletlerin haberleri hakkında da kullanılmaktadır. Nitekim Ayeti kerimede mealen şöyle buyrulmaktadır: “(Ey peygamber!) İşte bu anlatılanlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin! Sabret, çünkü iyi son günahtan sakınanlarındır.”
Görünmeyene inanmak insanın sadece duyu organlarının algılama takati ile yetinme sınırların içerisindedir. Yani bir anlamda hayvanlık düzeyini aşarak insanlık mertebesine yükselmesini sağlayan ilk eşiktir.
Böylesine yüksek bir idrakin oluşması halinde müşahade alanıyla sınırlı düşünce yeteneği dağınıklıktan parçalanmışlıktan yaratılış amacı dışındaki işlerle uğraşmaktan anlama gücüne sahip olmadığı şeylere oyalanmaktan, faydasız yerlerde boşu boşuna harcanmaktan korunmuş olur. Gayba, inanmak insanın diğer mahlukat alemi düzeyinin üstüne yükselmesi konusunda bir yol ayrımıdır.